ÜMMETE 2 EMANET

Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) ümmetine 2 önemli emaneti vardır. Bu 2 emanete sımsıkı sarıldıkça ümmet olma özelliğimizi koruruz: "Size iki şey bırakıyorum. Bunlara sımsıkı bağlandığınız sürece, asla doğru yoldan sapmayacaksınız. Bunlar, Allah'ın kitabı ve peygamberinin sünnetidir." [1]

Resulullah Efendimiz (s.a.v) ümmetine şöyle seslenmiştir: "Haberiniz olsun ki ben, önceden gidip havuzun başında sizi bekleyeceğim! Diğer ümmetlere karşı, sizin çokluğunuzla sevineceğim. Sakın günah işleyerek yüzümü kara çıkartmayın!"[2]

Bir gün Resulullah Efendimiz (s.a.v): "Allah'ım, ümmetimi koru, ümmetime merhamet et!" diye yalvararak ağladı. Bunun üzerine gelen Hz.Cebrail (a.s.) Allah'ın (c.c.) şöyle buyurduğunu haber verdi: "Muhammed'e git ve O'na; Ümmetin hususunda Sen'i razı edeceğiz ve Sen'i asla üzmeyeceğiz, müjdemizi ulaştır."[3]

ÜMMETİN BOZULMASI

Diğer peygamberlerin de kendi ümmetleri vardır. İlk insan ve ilk Peygamber Hz.Adem'dir. İlk ümmet de O'nun ümmetidir. İnsanlığın bu ilk döneminde insanoğlu tek bir aile ve tek bir ümmettir. İnancı birdir. Hayatlarına tevhid inancı hakimdir. Her konuda bir ve beraberdirler. Henüz bir ayrılık ve ihtilaf yaşanmamıştır.

Bu ümmet Hz. Adem'le Hz. Nuh arasında yaşamış olan on (10) nesildir. Bunların inanç ve yaşayışları düzgündü; sonradan sapmalar ve farklı inançlar ortaya çıkınca Allah (c.c.) peygamberler gönderdi.

İnsanlardan maksat Hz. Adem ve onun çocukları, ümmetten maksat da onların inandığı hak dindir. Adem aleyhisselam doğru din üzerindeydi. Sonradan nesillerinde çekişmeler, kıskançlık ve sapmalar baş gösterince Allah Teala peygamberler gönderdi.[4]

FITRATIMIZI BOZMAYALIM

İnsanlar yaratılıştan iyidirler; bir tek ümmet oluşturacak fıtrat ve tabiata sahiptirler. İnsanlar çoğaldıkça farklılıklar oluştu. Ayrılıklar başladı. Hak dinden ve doğru yoldan sapanlar oldu. Allah (c.c.), insanların tevhid inancında kalmaları, sapanların da dönmeleri için elçiler göndermiştir.

Allah (c.c.) dileseydi tüm insanlar tekbir ümmet olurdu. Ancak Allah (c.c.) kuluna irade vermiş ve onu imtihan etmeyi murad etmiştir. Allah'ın (c.c.) takdiri böyledir. Dünya hayatının imtihanı da budur. Bize düşen yaratılıştan gelen güzel zöelliklerimizi yani fıtratımızı korumaktır.

Ebu Hüreyre'den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resulullah Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: "Her doğan çocuk İslam fıtratı üzere doğar. Sonra anne babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar."[5]

HÜLASA: Doğarken Muhammed ümmeti olarak doğuyoruz. Asıl mesele şudur: Yaşarken kimin ümmeti olarak yaşıyoruz? En önemli nokta: ölürken kimin ümmeti üzere öleceğiz acaba? Rabbim Muhammed ümmeti olarak yaşamayı ve Muhammed ümmeti üzre can vermeyi nasib etsin.Amin!