"Sonra Muhammed'e yaklaştı, derken daha da yaklaştı. O kadar ki iki yay arası kadar, hatta daha da yakın oldu." (NECM 8, 9)

YILDIZLARA YEMİN OLSUN: Necm suresi, bir yıldıza yapılan yeminle başlar. Bu yıldız hangi yıldızdır? Alimlerimizin bu konuda farklı görüşleri var. Bu görüşlere göre bu yıldız; Süreyya yıldızı veya Zühre yıldızıdır.[1] Vakıa suresi de yıldızlara dikkat çeker: "Hayır! Yıldızların yerlerine yemin ederim ki, Bilirseniz, gerçekten bu, büyük bir yemindir."[2]

O (S.A.V) VAHİYLE KONUŞUR: Resulullah Efendimiz (s.a.v) miraç dönüşü Mekkelilere yaptığı yolculuktan bahsetti. Müşrikler bu mucizeye inanmadılar. O'nu (s.a.v) delilikle suçladılar. Resulullah Efendimiz'i (s.a.v) yalanlayıp, kendilerince zor duruma düşürmek için de Mescid-i Aksa'nın pencere sayısına kadar sorular sordular. Allah (c.c.) o an elçisine tekrar mescidi göstermiş ve böylece Resulullah Efendimiz (s.a.v) tüm sorulara cevap vermiştir.[3]

Necm suresinin, K.Kerim ayetlerine ve Hz.Muhammed'in (s.a.v) haber verdiklerine müşrikçe yaklaşanlara, bir de sünnetin delil ve hüküm oluşunu yok sayanlara mesajı şudur: Hz.Muhammed Allah'ın elçisidir. Müşriklerin iddia ettiği gibi o bir şair değildir. Deli veya mecnun da değildir. O (s.a.v) kendi kafasına ve arzularına göre de konuşmaz. O'nun (s.a.v) bildirdikleri vahiy yoluyla, Hz.Cebrail eliyle, dünya dışından, yıldızların ötesinden, kainatın sahibi Allah'tan (c.c.) gelmektedir.

O'nun (s.a.v) tüm fikirleri, konuşmaları, istişareleri, beşer olarak davranışları, hatta insan olarak hata yababilir olması bile vahyin kontrolü altındadır. O'nun (s.a.v) insanlığı da elçiliği de vahiy tarafından korunmuş ve örnek gösterilmiştir. Abese suresi bu duruma en güzel örneklerden biridir. Hz. Ebu Hureyre'nin rivayetine göre, Rasulullah Efendimiz (s.a.v) "Ben Hak'tan başka hiç bir şey söylemem" buyurmuş, ashabtan biri "Ya Rasulallah ama siz bazen bizlerle şakalaşıyorsunuz" diye sorunca, O; "Ben şaka yaparken de gerçekten de Hak'tan başka bir şey söylemem" demiştir.[4]

ALLAH'IN (C.C.) CEMALİNİ GÖRMEK: K.Kerim ayetlerinden öğreniyoruz ki; Resulullah Efendimiz (s.a.v) Hz.Cebrail'i aslı suretiyle gördüğü gibi Sidretü'l-Münteha ve Cennetü'l-Me'va gibi kainatın sınırlarına ve sırlarına vakıf olmuş, Allah (c.c.) ile de görüşmüştür.[5]

Bu görme baş gözü ile mi olmuştur, yoksa kalp gözü ile mi? Bu konuyu tartışan alimlerimiz olmuştur. Biz acizane bunun çok önemli olmadığı görüşündeyiz. Çünkü Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) gözü ve gördükleri, bizim gözlerimizin kapasitesi ile ne kıyaslanabilir, ne de ölçülebilir. Tabiki bizim gözlerimiz bu dünyada O'na (c.c.) erişemez.[6] Dünya atmosferinde gözlerin görme frekansı sınırlıdır. Nitekim Allah (c.c.) ile konuşan Hz.Musa'ya, Allah'ı görme izni dünya seması altında verilmemiştir. [7]

Zavallı Firavun, sözde Allah'ı dünyada görmek için Hz.Musa ile alay ederek, veziri Haman'a yüksek bir kule inşa etmesini emretmişti.[8] Abdullah b. Abbas (r.a) ile Kab (r.a) arasındaki bir konuşmada şu bilgi verilmiştir: "Allah (c.c.), görünmesiyle konuşmasını Hz.Muhammed (s.a.v) ile Hz.Musa(a.s) arasında taksim etti. Hz.Musa (a.s) ile iki kere konuştu. Hz.Muhammed de (s.a.v) O'nu iki kere gördü."[9]

Resulullah'ın (s.a.v) Miraç'taki gözleri ne baş gözüdür, ne de kalp gözüdür. O'nun (s.a.v) gözleri peygamber gözüdür, Resulullah gözleridir. Üstelik Miraç'ta ulaşılan mevkiler, dünya semasının dışındadır. Miraç'ta Resulullah Efendimiz (s.a.v) Ahiret gözlerine sahip olmuştur. Resulullah Efendimiz (s.a.v) miraçta kulları bekleyen ahiret ortamını görmüştür. Cehennem, Cennet ve Cemalullah buna dahildir.

Kıyame Suresi'nin şu ayet-i kerimeleri, Müminlerin Allah'ın (c.c.) cemalini göreceğine delildir: "Yüzler vardır ki, o gün ışıl ışıl parıldayacaktır. Rablerine bakacaklardır."[10]K.Kerim, kafirlerin Allah'ı (c.c.) görme nimetinden mahrum kalacaklarını haber verir: "Hayır! Onlar şüphesiz o gün Rablerinden (O'nu görmekten) mahrum kalmışlardır." [11] (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)


[1] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri

[2] Vakıa suresi 75-76

[3] Buhari, "Mena?ıbü'l-en?ar", 41/Müsned, I, 309

[4] Müsned-i Ahmed/ Ebu Davud

[5] Tirmizi, Tefsir el-Kur'an Sure: 53, Hadis no: 3283

[6] En'am suresi 103

[7] A'raf suresi 143

[8] Mü'min suresi 36-37

[9] Tirmizi, Tefsir cl-Kur'an sure 53. Hadis No 3278

[10] Kıyame suresi 22-23

[11] Mutaffifin suresi 15/ Taha suresi 124