"Bir vakit Musa, genç adamına demişti ki: «Durup dinlenmeyeceğim; ta iki denizin birleştiği yere kadar varacağım, yahut senelerce yürüyeceğim.» Her ikisi, iki denizin birleştiği yere varınca balıklarını unuttular. Balık, denizde bir yol tutup gitmişti. (KEHF 60-61)

HZ.MUSA VE HZ.HIZIR: Ayet-i kerimede anlatılan hikaye Hz.Musa (a.s) zamanında geçmiştir. Rivayetlere göre; Hz.Musa (a.s), Hz.Hızır (a.s) ile buluşmaya giderken, Yuşa Bin Nun isimli gençle yola çıkmıştır. Hz. Yuşa (a.s), Hz. Yusuf'un (a.s) torunlarındandır, Hz.Musa'nın (a.s) öğrencisi ve hizmetçisidir. Bu zat, Hz.Musa'dan (a.s) sonra İsrailoğulları'nın başına geçmiştir.[1]

Resulullah Efendimiz'in (s.a.v) haber verdiğine göre; Hz.Hızır, insanüstü özellikleri olan, ilahi rahmet ve ilme mazhar olmuş bir kuldur. Hz. Hızır, ismini kuru yerde oturduğunda altından otların yeşerip dalgalanması, bastığı her yerin yeşile bürünmesi sebebiyle almıştır.[2]

Rivayetlere göre; Hz.Hızır, tarihte çok uzun süre yaşayanlardan biridir. Kıyamete kadar da yaşamaya devam edecektir. Kıyamete yakın Deccal ile savaşacaklar arasında Hz.Hızır'ın da olacağı söylenir. Enes b. Malik, Ömer b. Abdülaziz, İbrahim b. Edhem, Bişr el-Hafi, Ma'ruf-i Kerhi, Cüneyd-i Bağdadi ve Muhyiddin İbnü'l-Arabi gibi Allah dostlarının Hz.Hızır ile görüştüğü kaynaklarda yer almaktadır. Mutasavvıflara göre; Hz.Hızır denizlerde, onun gibi uzun ömürlü olan Hz.İlyas da karada yaşar. Her yıl, Hıdrellez günü bir araya geldikleri gibi Arefe günü de Arafat'ta buluşurlar. Bu iki isim Ab-ı Hayat'tan içenlerdendir.[3]

Biz, melekler gibi Allah'ın (c.c.) insan dışı veya fizik ötesi kullarının olduğu, Hz.Hızır'ın da bunlardan biri olduğu görüşündeyiz. Ab-ı Hayat'tan anladığımız şehitliktir. Şehitler bu hayat suyundan içerler. Bu sebeple Allah (c.c.) şehitler için: "Allah yolunda öldürülenlere «ölüler» demeyin. Bilakis onlar diridirler, lakin siz anlayamazsınız." Buyurmaktadır.[4] Hz.Hızır da şehadet makamında, hayat suyundan içmiş olan bir kuldur.

İKİ DENİZİN BİRLEŞTİĞİ YER: Ayet-i kerimede geçen, Hz.Musa ile Hz.Hızır'ın buluştuğu, iki denizin birleştiği yer neresidir? Bizim tercih ettiğimiz görüş; bu iki deniz, Hint okyanusu ile Akdeniz'dir. Bu gördüğümüz deniz de olmayabilir. Mana aleminde bir deniz, ya da yer altındaki bir deniz de olabilir. Aslında mesajın yanında mekanın bir önemi de yoktur. Rivayetlere göre; bu iki denizin birleştiği yerin, Marmara ile Karadeniz'in birleştiği İstanbul boğazı veya Akdeniz ile Atlas Okyanusu'nun birleştiği Cebel-i Tarik boğazı olması da mümkündür. Eski tefsirlerde burası, Fars denizi ile Rum denizinin birleştiği yer olarak geçer.[5]

Tabi binlerce yıl önce geçen bu hikaye zamanındaki fiziki şartlarla günümüzdeki fiziki şartların aynı olduğunu düşünmek bizi yanıltacaktır. Denizlerin sınırları, boğazlar, kıyılar, adalar ve karalar gibi birçok şeyin günümüze kadar değişmiş olabileceğini dikkate almalıyız. Gördüğümüz, bildiğimiz denizlerden başka denizler olduğunu, bu denizin böyle bir deniz olabileceğini de kayda geçelim.

Tefsirlerde iki denizin birleştiği yerler olarak şu denizlerin isimleri de geçer:

a) Kızıldeniz ile Akdeniz'in birleştiği yer; Süveyş Kanalının olduğu yer.

b) Kızıldeniz ile Umman denizinin birleştiği yer; el-Şatıb kesimi.

c) İran körfeziyle Umman körfezinin birleştiği yer.

d) Hartum yöresinde Nil'in iki kolunun birleştiği yer.

e) Mısır'ın kuzeyinde Nil'in iki kola ayrıldığı yer. [6]

(YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)


[1] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri

[2] Buhari, "Enbiya?", 29/Makdisi, III, 78

[3] İbn Hacer, el-İ?abe, I, 431/ Nevevi, XVIII, 72/ İbn Hacer, el-İ?abe, I, 432/ Taberi, Tari?, I, 220/ TDV İslam ansiklopedisi

[4] Bakara suresi 154

[5] (Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri, /Katate)

[6] (İmam Kurtubi, el-Camiu li-Ahkami'l-Kur'an)