İnegöl'den 3.Kitap Günleri programı çerçevesinde açılmış olan fuarı gezme imkanım oldu.Tabii kitaplara karşı olan ilgimin belli seviyede olduğunu belirtmeme gerek yok sanırım.Küçüklüğümden beri oldukça fazla kitap okuduğumu sanmıyorum ama sürekli kitap okuduğumu söyleyebilirim.

Açılışına katılamadım kitap fuarının.Ertesi günü, belim ağırıncaya kadar stadları gezdim. Önlerinde durdum,üzerindeki kitaplara dokundum, açtım, okudum ve inceledim. Tabii takdir edersiniz ki her yayınevinin önünde durup her kitabın kapağını açmak mümkün değildi.

Kitaplara bakarken, elinizi attığınız, dikkatinizi çeken, ilginize duçar olan kitaplar sizin iç dünyanızdan haber verdiğini fark etmek gerekir...Yani nasıl biri olduğunuzu öğrenmenin bir yolu da dışarıda nelerle ilgilendiğinize odaklanmaktır. Zira içimizdekiler, dışımızdakilere yönlendirir bizi.

İlk gün Siyer Yayınları'nın önünde durdum Muhammed Emin Yıldırım hocanın Peygamber Efendimiz (sallallahu aleyhi ve sellem)'in hayatını ve sahabeleri 82 ili gezerek tek tek genişçe anlatması dikkatimi çeken bir çalışmaydı. Kendisini Peygamber Efendimiz'I ve sahabeyi anlatmaya adamış samimi gönül insanının eserlerini okumak ve bir de onların konuları ele alış tarzını görmek istedim..

Aldın mı? Almadım çünkü bu eserlerin benzerleri zaten kütüphanemde var, eksik kaldığım bölümlerini de evden okurum diye kitabı kapadım. Hemen yandaki standa geçtim. Rasim Özdenören'in hadisleri yorumlayan yeni bir kitabı ile karşılaştım.Yedi güzel adamdan biri olan Rasim Bey'i yıllardan beri okurum. Kelimeleri ve cümleleri dilime damağıma lezzet verir.

Ama onu da almadım.Yan standa geçtim iki üç adımda. Abdurrahman Arslan'ın "Nehri Geçerken" Erdal Demirkıran'ın "Sadece Başbakan Okusun" ve Gülşen Gazel'in"Kayıp Şehir"isimli eserlerine 20 lira vererek almış oldum.Açıkçası biraz ucuz geldi.

Bazen eskiden okuduğumuz yazarları,bazen çok farklı yazarları bazen de genç kaleme erbabına hak vermek istiyorum.

Geziyorum."ÖğretmenlerOdası" isimli kitabı görünce meslek gereği kapağını açtım, yazarı hakkındaki bilgileri okudum, İmam Hatip mezunu olması,Din Kültürü öğretmeni olması, tanıdık bildik çevrelerde görev yapmasından dolayı alasım geldi kitabı. Lakin onu da almadım ama içimde kaldığını söylemeliyim.

Sonra Yapı Kredi Yayınları'nın stadına ulaştım. Kitapların cildi kapağı,yazıları vb. her şey dikkatimi çeker. Amin Maalouf isimli yazarın birçok eserin okudum.Okumaktan keyif alırım cümleleri çok güzeldir.Bir arkadaşın tavsiyesi hatırlayarak "Ölümcül Kimlikler" isimli deneme kitabını aldım ve ne hikmetse ilk önce ondan başladım okumaya.Zaten Daha sonra bir köşe yazısında bu kitabı mutlaka kalemime dolanmalıyım diyorum. Şimdi kitabı okuyorum.

Ayaküstü tanıdıklarımız da muhabbet etme imkanı bulduğumuz kitap fuarında vaktin nasıl geçtiğini fark etmek pek mümkün olmuyor. Ayakta dikilmekten yorulduğumuzu adım atmaya başladığımızda anlıyoruz.

Pazar günü tekrar kitap fuarına gitmem gerekiyordu. Çünkü Payitaht Abdülhamit dizisinin meşhur Tahsin Paşası gelecek ve kitaplarını imzalayacaktı. Kitaplardan KDV kaldırıldı diye haber okumuştuk, ucuzlar diye bekledik, ancak kitaplar o kadar da ucuz değil. Çünkü bir kitaba 25 lira verip imzalatmak biraz ağır geldi.

Lakin diğer ihtiyaçlara kıyaslandığı zaman kitap yine de ucuz. Bir saatlik halı sahada maç yapıyoruz 15 lira para veriyoruz. İnternete yatırdığımız paranın haddi hesabı yok.Çikolataya çereze verdiğimiz paranın da nereye gittiğini bir türlü anlamıyoruz.

Ama kitap yine de pahalı kardeşim.Fakat benim ihtiyacım benim ilme olan susuzluğum onun fiyatından daha yüksek.Ben kitaba para veririm.Çünkü kitap okumanın en kestirme ve güdüleyici yollarından biri de kitaba para vermektir. Para verdin mi sahipleniyorsun. Parayı verdin mi daha bir çabuk okuyorsun. Para verdin mi daha bir kıymetli oluyor.

Sonra kitap fuarında yazarları da görüyoruz bizim gibi insanlarmış.Oturuyorlar masada okuyucuların istekdikleri kitabına imza atıyorlar.Güzel şeyler bunlar, iyi şeyler...Hadi sizlerde kitap fuarına daaaa.