Bazı cümleler vardır ki tekrarlana tekrarlana neredeyse bir kural haline gelir.Bilinç altına yerleşen alışkanlıklar kolay kolay sökülüp atılamıyor.Bilinç altına yerleşen yanlış kurallardan birisi de birbirimize "Boş zamanlarında ne yaparsın "sorusuna "Kitap okurum,gezerim" v.b. verdiğimiz cevaplardır.

Her nedense kitap okumak 'boş zamanla' ilgili bir alışkanlık haline dönüşmüştür.Hele hele bir zamanlar okullarda disipline giden öğrencilere bir kitabı zorla okutma cezasının verilişi evlere şenlik bir kural olmuştu.Bir öğrenciye ceza olarak kitap okutup özetini çıkartmaya çalışmak o öğrenciyi kitaplardan nefret etmenin en garantili yoludur.Öğrencileri kitaplardan nefret ettirmek için bundan daha garantili bir yol bulunamaz.

Özellikle cep telefonlarının amacından çıkıp artık zarar vermeye başladığını herkesin kabul ettiği bir çağda yaşıyoruz.Zaten kitap okumuyorduk,cep telefonları da bu konunun üzerine tuz biber ekti.

Nasrettin Hoca'ya sormuşlar :"Hocam neden kitap yazmıyorsun?"Hoca'nın verdiği cevap tam da bizi anlatıyor:"Kitap yazsam kimse okumaz.Onun için ben de bilgilerimi fıkra yoluyla yayıyorum".Gerçekten doğru.Nasrettin Hoca ciddi bir kitap yazsaydı belki bir çoğumuz o kitabın ismini bile duymazdık.

Kitap okumanın azaldığı günümüzde okunan kitap türleri de pek iç açıcı değildir.Gençlerin okuduğu kitaplar ya 'Macera' türü kitaplardır veya 'Aşk' üzerine yazılmış kitaplardır.Bu iki tür kitabın topluma verdiği zararlar yıllar sonra ortaya çıkıyor.Macera türü kitaplar bazı gençleri hayattan kopartıp suç makinesi haline getirirken aşk kitapları da evlilik dışı hayata özendirdiğinden insanları evlilikten soğutmuştur.

Bir kısım insanlar evlenmektense birlikte çıkmayı tercih ediyor ve bıktığı zaman da arkadaşını değiştiriyor.Bu alışkanlığın zararı evlilikler de görülmektedir.Kısa süren evlilikler ve evliyken bir başkasıyla da gizlice ilişkide olmak zamanımızın en büyük hastalığı haline gelmiştir.

Bütün bu sayılanlar elbette sebepsiz değildir.Helal ve haram kavramlarının önemsenmemesi,Allah korkusun azalması ve ilmin terk edilmesi bu sorunların başlıca sebepleridir.

Oysa ilmin olduğu yerde Hak ve Hukuka riayet edilir.İnsanlar kötülük yerine iyilik yapmayı tercih ederler.Ve en önemlisi ilim insana Allah'tan korkmayı öğretir:" ..Allah'tan ancak; kulları içinden alim olanlar korkup derin saygı duyarlar."(Fatır,28).

İlim, alim, öğrenme, öğrenci; Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde yüceltilmiştir. Al-i İmran suresi 18. ayette, Allah ve meleklerden sonra alimler zikredilerek şöyle buyrulmuştur:" "Allah, melekler ve ilim sahipleri, ondan başka ilah olmadığına adaletle şahitlik ettiler. O'ndan başka ilah yoktur. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir."

Hadislerde de, ilim öğrenmek, ibadetten sayılmış , ibadete gösterilen önemin, öğretimde de gösterilmesi istenmiş, alimlerin kalemlerinden akan mürekkebin, şehitlerin kanlarından sonra en değerli şey olduğu , ilim tahsil ederken ölen bir kimsenin derecesinin Allah katında yüksek olduğu belirtilmiştir.

Bu konudaki diğer hadislerden birkaçını da burada hatırlayalım:

-"İlim tahsil etmek, kadın-erkek her Müslümana farzdır."

- "Hikmet, bilgi müminin yitiğidir, onu nerede bulursa alır."

- "Burada bulunanlarınız, benden işittiklerini, bulunmayanlarınıza duyursun. Olur ki, burada bulunan bir kimse işittiğini, kendisinden daha anlayışlı birisine ulaştırmış bulunur."

Okumak insanın ruh haline de faydalıdır.Okuyan insanın morali yüksek olur.Okuyan insanın imanı kuvvetli olur.Böylece başa gelen sıkıntı ve musibetlere sabreder.Okuyan inansın yanında oturup sohbet etmek insana tarifsiz bir zevk verir.

Yanında oturup sohbetini dinleyerek zevk alınan insanların sayısı azaldı.Alimler de artık kolay kolay yetişmiyor.

Acizane tavsiyemiz bu sıkıntılardan kurtulmak için fırsat buldukça OKUmaya çalışalım.