"İnkar edenler: Kur'an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi? dediler. Biz onu senin kalbine iyice yerleştirmek için böyle yaptık, parça parça indirdik ve onu tane tane ayırarak okuduk." (FURKAN 32)

İNKARLARI İÇİN MAZERET UYDURUNLAR

K.Kerim, Furkan suresinde kafirlerin itirazlarına cevap verir: "Onlar şöyle dediler: "Bu ne biçim peygamber; bizler gibi yemek yiyor, çarşılarda dolaşıyor! Ona bir melek indirilmeli, kendisiyle birlikte o da uyarıcı olmalıydı!" "Yahut kendisine bir hazine verilmeli veya geçimini sağlayacağı bir bahçesi olmalıydı."

O zalimler müminlere de: "Siz, ancak büyüye tutulmuş bir adama uymaktasınız!" dediler. Ey elçi, senin hakkında bak ne biçim temsiller getirdiler! Artık onlar sapmışlardır ve doğru yola da hiçbir çıkış bulamazlar.

Bizimle karşılaşmayı, bir gün huzurumuza geleceklerini ummayanlar: "Bize ya melekler indirilmeliydi ya da Rabbimizi görmeliydik" dediler. Andolsun ki onlar kendileri hakkında kibire kapılmışlar ve azgınlıkta pek ileri gitmişlerdir. Fakat melekleri görecekleri gün, günahkarlara o gün hiçbir sevinç haberi yoktur. O gün melekler derler ki: "Size sevinmek yasaktır, yasak!" [1]

İKİ ŞEHRİN BÜYÜĞÜ KİMMİŞ? İşte müşriklerin inanmamak için bir başka bahaneleri: "Kendilerine hak gelince: Bu bir büyüdür, biz onu tanımıyoruz, dediler. Ve dediler ki: Bu Kur'an iki şehirden bir büyük adama indirilse olmaz mıydı?" [2]

Onların arzu ve iddiasına göre; Kur'an ya Mekke'nin ileri gelenlerinden Utbe b. Rebia'ya, Velid b. Muğire'ye veya Taif'in zenginlerinden Habib b. Amr'a, Kinane b. Abdu Amr'a, Urve es-Sakafi'ye indirilmeliydi. [3]

İbn İshak, Velid b. Muğire'nin şöyle dediğini rivayet eder: "Ben Kureyş'in büyüğü ve efendisi iken ben terkedileceğim, Ebu Mes'ud Amr ibn Umeyr es-Sekafi, Sakif in efendisi iken terkedilecek, ikimiz iki şehrin en büyükleri iken bize değil de Muhammed'e mi vahiy indirilecek?!" [4]

HÜLASA: Biz Müminlerin bu ayet-i kerimeden alması gereken mesajlardan biri de şudur: K.Kerim sadece Ramazan ayında mukabelesi tutulacak, bir defada hatmi indirilip kapağı kapatılacak bir kitap değildir. K.Kerim sadece cenaze ve merasim kitabı değildir. Ölülerden çok yaşayanlar içindir K.Kerim. K.Kerim hayatımızın her gününde, her anında yer almalıdır. K.Kerim tüm hayatımıza hakim olmalıdır. Ayet ayet, sure sure, bir nakış gibi işlemeliyiz Kuran'ı hayatımıza...

"İbret olmaz bize her gün okuruz ezber de, Yoksa hiç mana aranmaz mı bu ayetlerde. Lafzı muhkem yalnız anlaşılan Kuran'ın, Çünkü kaydında değil hiç birimiz mananın. Ya açar Nazmı Celil'in bakarız yaprağına. Yahut üfler geçeriz bir ölünün toprağına. İnmemiştir hele Kuran şunu hakkıyla bilin, Ne mezarlıkta okunmak ne fal bakmak için."[5]


[1] Furkan suresi 7-22

[2] Zuhruf suresi 30-31

[3] Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi, Taberi Tefsiri

[4] İbn Hişam, es-Siretu'n-Nebeviyye, 1,361

[5] Mehmet Akif Ersoy, Safahat