Her şeyin başı ‘kişilik’ değil mi? Kişi olabilmek, şahsiyet olabilmek… Eskiden kimliğe ‘Hüviyet’ derlerdi. Nüfus cüzdanın adı ‘Hüviyet Cüzdanı’ idi. Hüviyet Arapçada ‘HUVE (O) kelimesinden gelir. Yani ‘insanın diğerinden farklı biri olabilmeyi’ ifade eder. Zaten kelime-i şahadet getirirken “Eşhedu” (Ben şahitlik ederim) demiyor muyuz? Bu bile her insanın özel olduğunu göstermiyor mu? Öğrencilik yıllarımda bir hocamız vardı. Sınıfta bir konu ile ilgili fikirlerimizi alırken bir arkadaş; “Hocam ben de Ahmet gibi düşünüyorum söyleyecek bir şeyim yok” dediğinde hocamız onu dışarı atardı. Ve şöyle derdi “Seni Ahmet temsil ediyorsa sınıftaki varlığın fazla, çık dışarı”. Günümüze baktığımızda insanlarımızın bir kısmı aklını ve kişiliğini başkasının emrine vermiştir. Oysa dinimiz aklı teslim yerine aklıselimi tavsiye ediyor. Soran, sorgulayan, danışan insanların yetişmesine gayret ediyor. Ağaca bakıp ormanı göremeyen insan makbul bir insan değildir. Kişilik. toprağa yapışan ve kök tutan tohum gibidir. Kişiliksiz, rüzgârın sürüklediği ve kök salmadığı tohum gibidir. Rüzgar hangi taraftan eserse rüzgara göre savrulur gider. Bizim ölçümüz Sahabe-Resulullah (sav) örneğidir. Çünkü sahabe sorardı, aynı şekilde Resulullah da (sav) onlara hep danışırdı. Bedir, Uhud ve Hendek savaşlarına bakın, bu üç önemli savaşta da Resulullah (sav) sahabenin fikirlerini ön plana almıştır. Kişilik konusunu Mevlana Hazretleri çok güzel bir pergel örneğiyle anlatıyor. Düzgün bir daire çizmek için pergelin iğneli tarafı sabit olmalı diğer ayağı da gezgin olmalıdır. Eğer ikisi de sabit olursa daire çizemezsiniz. Eğer ikisi de gezgin olursa yine çizemezsiniz. İşte pergelin sabit olan ayağı kişiliktir. Öteki ayağı ise gelişen dünyaya ayak uydurabilmektir. Değişen dünyaya Müslüman kimliğinden taviz vermeden katkı sağlayabilmektir. Müslüman kadın hayatını Kur’an’a ve sünnete göre düzenler. Kur’an’a ve sünnete baktığımız zaman Müslüman kadının iki özelliği her zaman ön plana çıkar: 1-Allah’a olan samimiyeti ve itaatı, 2-İffet ve edebi. Kur’an’a baktığımızda örnek mü’mine kadınlardan (Hz.Asiye’den) şöyle bahseder.” Allah, iman edenlere ise, Firavunun karısını örnek gösterdi. Hani o, Rabbim Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavundan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar demişti. (Tahrim,11).Hz.Asiye kadınlarımıza örnek olmalıdır. Hz.Meryem (ra) hakkında da şöyle buyurur:” Allah, bir de iffetini sapasağlam koruyan ve bizim de kendisine ruhumuzdan üflediğimiz, Rabbinin kelimelerini ve kitaplarını doğrulayan İmran kızı Meryemi de (inananlara) örnek gösterdi. O itaat edenlerdendi. (Tahrim,12).Hz.Meryem (ra) kadınlarımıza örnek olmalıdır. Hz.Hacer (ra) annemiz kadınlarımıza örnektir. – “Ey İbrahim, bizi kime bırakıyorsun.. Yoksa bu, Allah’ın emri mi?” deyince, o Yüce Nebî yine arkasına dönmeden, - “Evet, bu Rabbimizin emri,” diyebilmişti. Ve o andan sonra artık Hacer gözyaşlarına “dur” emrini vermiş, - “Git ey İbrahim Bu madem Allah’ın emri, O bizi zayi etmeyecek, yalnız bırakmayacaktır”, diye seslenmişti. Hz.Hatice (ra) annemiz Resulullah (sav)ın hem Hira’daki ibadet günlerine hem de en sıkıntılı günlerinde daima arkasında durarak kadınlarımıza örnek olmuştur. Uhud’da Resulullah’ın (sav) üzerine gelmekte olan bir grup gözü dönmüşün önüne atlayarak Allah Resulünü (sav) koruyan Nesibe b. Ka’b kadınlarımızın örneği olmalıdır. Yine Uhud’da Resulullah’ın öldürüldüğünü duyunca Medine’den kalkıp Uhud’a kadar koşan Uhud’da sırasıyla oğlunun, eşinin ve kardeşinin şehit cenazelerini gördüğü halde; “bana Resulullah’ı (sav) gösterin yaşıyor mu?” diyen Hint b.Amr kadınlarımızın örneği olmalıdır. Mısır’da senelerce zindan da kaldığı halde imanından ve cihadından taviz vermeyen Zeynep el Gazali kadınlarımıza örnek olmalıdır. Mısır’da Rabia meydanında inancı uğruna şehit olan Esma kadınlarımıza örnek olmalıdır. UNUTMAYIN:Bugünkü hayatımız dünkü planımızın sonucudur.Yarın ki hayatımız da bugünkü planımızın sonucu olacaktır.. Abdulvasih DURAN