Biz erkekler akşama kadar çeşitli işlerde çalışırız,işin vermiş olduğu sıtres bir taraftan,yorgunluk bir taraftan akşam evin yolunu tutarız. Akşam yemeğini yer yemez pek çoğumuz, doğru dürüstz ailemizle oturmadan hadi bakalım doğru kahvehaneye.

Niye? Stres atmaya.

Kahvede, sigara dumanı bir taraftan,televizyonun gürültüsü bir taraftan,milletin gürültüsü diğer taraftan karşılar bizi. Otururuz arkadaşlarımızın masasına, hoş beş,hal hatır,br iki muhabbetten sonra hadi oyun oynamaya ya taşlı okey oynanır yada iskambil kağıtları ile oynanır yada tavla oynanır. Taşlı okey oynuyorsan beklediğin yaş gelmezse stres,çift okey gelir iyi taş gelmez stres iyi taş gelir okeye dönersin.

Bu arada başkası açar stres kağıt oynarsın,iyi kağıt gelmez stres tavla oynarsın başlarsın gele atmaya yine stres bu arada taşlara kağıtlara zarlara edilen küfürlerin haddi hesabı yoktur.o kürürleri yiyan taşlar nasıl çatlamıyor hayret

Oyunda sana kalmışsa arkadaşların alaylı alaylı konuşmaları gecenin tuzu biberi . sigara dumanı, kahvehanenin gürültüsü ve oyunda vermiş olduğun mücadele ile kafa olur kazan gibi. Stres atmaya gittiğin yerden başın zonklayarak dönersin eve.bir gece ,iki gece,üç gece, derken uzun yıllar geçmiş bir daha elimize kesinlikle geçmeyecek olan boşa harcanan zaman.stres attığımızı zannettiğimiz kötü bir alışkanlıktan başka bir şey değil. Aslında konuşmak için,dertleşmek için, kaynaşmak için güzel bir gelenek fakat ismi gibi işlevi de değişen bir gelenek ,kahve hane gibi yerlere eskiden kıraathane denirdi.

Bir çok kahvehanenin camında "kıraathane" yazısını görmüşsünüzdür. Kıraat, kuran okumak demek,hanede ev demek yani kuran okuma evi.eskiden kıraathanede toplanıldığı zaman, güzel sesli hafızlar birkaç aşır okurmuş ilahiler okunurmuş, çaylar kahveler içilirmiş, sohbetler edilir, hikayeler anlatılırmış. Udlar,defler eşliğinde müzik icra edilirmiş, şakalar espiriler yapılırmış ama seviyeli.o yüzden bu tür yerlere kıraathane denilirmiş.

İşte budur stres atmak,eskiler stres atmanın yolunu biliyormuş vesselam. Diyecektim demedim.

.