Bizim için eşyalarımız ne kadar kıymetli? Ya da şöyle sorsam; Eşyalarımız mı yoksa çocuklarımız mi daha önemli? Böyle sorunca, " Çocukla eşya kıyaslanır mı; ne saçma soru! Tabi ki çocuğum önemli." Diyorsunuz değil mi?

Peki miniğiniz mutfağa gitti. Kendisine meyve suyunu doldurdu. Odaya gelirken bardak elinden düştü ve çok sevdiğiniz halınız vişne suyu oldu ! Dürüst olun ve gerçekten tepkiniz ne olurdu bir düşünün. Şimdi farklı bir örnek verelim. Çocuğunuzu odada televizyon izlerken bıraktınız ve mutfaktaki işlerinizi halletmeye gittiniz. İçeriden şangır sesleri.. Koşarak gidiyorsunuz çocuğunuzun elinde top, yerlerde tuz buz olmuş hem maddi hem manevi değeri fazla olan vazonuz ve tabi ki tepkinizin ne olacağını bilmeyen biraz şaşkın biraz korkmuş evladınız. İlk anda ki tepkiniz ne olurdu gerçekten? Bu soruyu değerli anne babalara sorduğumda; " Tabi ki çocuğum önemli, vazo da neymiş?" diyen de oldu; " O an buraları nasıl temizleyeceğim, durup dururken iş çıktı diye düşünürken çığlık atarım" diyen de.

Şimdi hep beraber empati yapalım ve çocukluğumuza geri dönelim. Cinsiyet fark etmeksizinhepimiz oturma odasında top oynamışızdır. Belki basketbol belki voleybol belki futbol. Bu oyunlarını odada oynamak kadar zevkli bir oyun yoktu o zamanlar. Yanlışlıkla kırdığımız vazolar da olmuştur muhakkak, halılara koltuklara döktüğümüz meyve suları da. O anda ki hislerinizi bir düşünün. " Eyvah! Annem şimdi çok kızacak. Kesin yiyeceğim terliği.." ya da " Babam dedelerinden kalma bu hatırayı kırdığım için beni cezalandırır mı?" ya da şuan da düşünemediğim bir çok senaryo kurar dururduk aklımızda. Ta ki bizden büyük birilerinin gelip söylediklerini duyana kadar.

Tepkilerimiz çocuklarımızın gelişmesini de sağlayabilir; içine kapanmasına da neden olabilir. Yukarıda iki örnek vermiştim. Çocuğuma kızmam da temizlik çıkacağı için panik olurum ve çığlık atarım diyen bir anne. Peki çocuk bunu nasıl algılar? O çığlığı duyunca emin olun kendisini kötü hisseder. Annem bana kızdı der. Acaba kendi kendinemi söyleniyor demez inanın. Tüm suç benim der. Ya da evde değersiz olduğunu düşünebilir. Çünkü küçücük çocuk manevi durumu maddiyatı nereden bilsin.. Vazo ya da halı demek benden daha kıymetliymiş psikolojisine bürünür. En kötüsü de şiddet gören çocukların (bu psikolojik de olsa) ileriki yaşamlarını da etkiliyormuş bu tarz tutumlarımız.

Gelelim ne yapmamız gerektiğine. Kırılan ya da dökülen bir şeyi sonraya bırakarak çocuğumuzun yanına giderek; " Bu kırılan/ dökülen şeyin hiç bir önemi yok. Senin bir yerine bir şey oldu mu annecim / babacım. Korkmuş gözüküyorsun ama korkmanı gerektirecek bir şey yok. Olabilir, ben de sık sık bardaklar kırıyorum. Önemli olan bir yerimizi kesmemek." Diyerek çocuğunuza kocaman sarılın.. Sonrasında beraberce toplayın ve temizleyin kırıntıları. Tabi ki kırık parçaları çocuğunuza toplatın demiyorum ama en azından size poşet tutmasını isteyerek yardım etmesini sağlayabilirsiniz. Dökülen meyve suyu için de aynı şeyi yapabilirsiniz. Beraberce temizlik yapabilirsiniz. İnanın çok eğleneceksiniz.

Sonrası mı? Mutlu aileler mutlu çocuklar..

Sevgiyle kalın...