Hararetli seçim dönemini İstanbul seçimleri ile geride bıraktık. Ancak son yerel secimde iktidar partisinin yaşadığı başarısızlık sonrası bilinçli olarak siyasi arenada iki gündem maddesi ortaya atılmaya çalışılıyor. Bunlardan biri henüz ayyuka çıkmamış ama alttan alta dolasan erken seçim tartışmasıdır. Bir diğeri ise sürekli konuşulan, açıklanması beklenen ve günden güne alevlenen "Yeni Parti" tartışması.

Büyük şehirleri alan muhalefetin yereldeki başarısını genelde görme hırsı karşılık bulamayabilir ancak erken seçim olgusu durumun gidişatına göre Ak partinin lehine de olabilir. Neredeyse ismine kadar belli olan yeni parti meselesi ise Doğu Akdeniz ve Suriye'deki sıcak gündeme rağmen durulacak gibi değil. Üstelik bir tane değil 2 tane parti kurulacağı söyleniyor. Abdullah Gül ve Ali Babacan ekibinin bir parti kuracağı ayan beyan belliyken, Ahmet Davutoğlu ekibinin de ayrı bir parti kuracağı ittifak içinde olmayacakları yazılıp çiziliyor.

Peki bu yeni parti kurma meselesine Türkiye Sosyolojisi hazır mı ?

Geçen yerel secimde öfkeli kırgın dargın seçmen pek çok yerde ana muhalefet partisinin adaylarını destekledi. Sadece bu konuda genelleme yapmam için üç büyük şehrin hangi parti tarafından alındığına bakmak yeterli. Bazı partiler kendi adaylarını çıkarsalar dahi Ak parti ye bir ders vermiş olmanın sevinci dahi kendi adaylarının kaybetmesinin üstünü örttü. Sonuç olarak Millet ittifakı ve Cumhur ittifakının kendine has bir sosyolojisi oluştu. Cumhur ittifakının pek çok hatalara ve ekonomik gidişata rağmen aldığı oyların kemik oylar olduğunu ve arkasındaki sosyolojinin sert bir sosyoloji olduğunu söyleyebiliriz. Peki millet ittifakı öyle mi ? İşte Ak partinin özelde yaptığı hatalar, ekonomik gidişat ve katı seçim söylemi pek çok seçmenini karşı tarafa itti. Sol kesimden sağ kesime muhafazakar kanada kadar geniş bir yelpazeyi içine aldı. Üstelik bu yelpazenin merkezinin Cumhuriyet halk partisi etrafında toplanması ister istemez bu desteği ve sosyolojisini kırılgan bir hale getirdi.


Daha seçimlerin üstünden bir hafta geçmeden CHP'li bir vekilin Başörtülüler hakkında sarf ettiği sözler ve bazı CHP'li belediyelerin yurtdışından destekli LGBT oluşumlarına desteği kırılmalara ve pişmanlıklara yol açabilir. Bu durum Ak partiye kızgın seçmeni yeni alternatif arayışlarına itecektir. Peki yeni kurulacak partiler bunu karşılayabilecek mi ?

Bu kırılgan sosyolojiyi iktidara dargınların kızgınların ve muhaliflerin birbirine zıt dahi olsa bu kadar değişik fikri bir arada taşıyabilecek mi ?


Türkiye'deki gelişmeleri Dünyadan bağımsız okuyamayacak kadar sıcak ve yoğun bir gündem içindeyiz. Ak Parti hem dış hem de iç gündeme dair akılcı hamlelerle seçimlerde aldığı hezimeti ciddi anlamda değiştirebilir. Dışarıda Suriye'den Ege adalarına uzanan bir yay içindeki hamleleri içeride ise sadece ve sadece ekonomiyi düzeltmesi büyük anlamda bunu telafi edip bu kırılgan sosyolojiyi kendi bünyesine alıp sağlamlaştırabilir. Artık kurulması kesin partiler bu hamlelerin dişlilerinde etkisini yitirebilir. Çünkü kararsız dargın ve kafası karışık bir seçmen var ve hatırı sayılır biçimde net karar vermemiş bir seçmen kitlesi var. Ak Partiyle değil elbette ama Erdoğan ile kesinlikle bu şekilde bir gidişat seyredilebilir. Selam sevgi ve muhabbetle.