Kavga başlamadan önce iki taraftan birinin kızgınlıkla "senin varlığını kabul etmiyorum" dercesine elini havaya kaldırarak dayilandığı bir ortamdan bahsetmek isterdim ama konuyu daha bilimsel ya da kültürel bir alana çevirmek istiyorum...Bununla birlikte başlıkla ilgili farklı yorumlar yapabiliriz. Lakin bir sözde şu vurgulanır."Dilimiz kimliğimizdir" Neyi kast ediyoruz acaba? Tabii ki aklımıza ilk gelen şey kültürümüzdür.

Başka bir ifade ile nasıl biri olduğumuzdan da bahsetmiş olur muyuz? Dudaklarımızdan dökülen kelimeler bizim nasıl bir kişiliğe, nasıl bir ahlaka sahip olduğumuzu gösterir mi? Bunu anlatmaya çalışıyor belki başlığımız. Şimdi elimizde devletin verdiği nüfus cüzdanı denilen kimlikler var. Onlar ne işe yarıyor? Evet, devletin vatandaşı olduğumuzu göstermek için bir belge. İşte buna kimlik diyoruz.

Bizim kimliğimizi, yani nasıl biri olduğumuzu sormuyorlar. Kimlik sorarken; boyun kaç santim, kilon nedir, diye sormuyorlar. Sen nasıl birisin bunu sormaya çalışıyorlar bunu öğrenmek istiyorlar bizden. O yüzden konuştuğumuz zaman kim olduğumuzu ortaya koyuyoruz.Bu konuyla alakalı bir atasözü söyleyebilir miyim? "Söyle bana arkadaşını, söyleyeyim sana kim olduğunu." Sanki bu da bize kimlik konusunda bir bilgi veriyor. Arkadaşımız üzerinden bize bir tanımlama getiriyor.

Kimlikle ilgili başka bir söz daha söyleyebiliriz. "Anasına bak, kızını al" derler. Acaba anneler kız çocuklarının kimliği midir? Yani annesinin yetişme ve yetiştirme tarzı kızında ortaya çıkar mı demeliyim. Genelde bu cümle evlilik söz konusu olduğunda kurulur. Annesi geçimli ise, annesi temiz ise vs. vs. Ona göre bir kız yetiştirmiştir, diye düşünür. Bu da anne üzerinden kişiyi tanımlıyor. Bence telefonlarımız da artık bizim kimlik kartımız gibi oldu. Birinin telefonunu incelersek, nerelere girip çıktığını, nerelere üye olduğunu tespit edersek kimliği hakkında yorum yapabiliriz.

Tüm mesele kendi kişiliğimizi kendi karakterimizi kavramaktır. Bizler, birey olarak birtakım özellikler taşıyoruz; ailemizden getirdiğimiz özelliklerimiz var. Bir de milletimizin bir vatandaşı olmaktan dolayı birtakım özelliklerimiz var. Dolayısıyla bizi biz yapan değerler sadece benim keyfim, benim zevkim, benim rengim, benim ... benim...

Dolayısıyla benim kimliğimi oluşturan halkalar, merkezde küçük dairede benim özelliğim, biraz daha geniş dairesi ailem, biraz daha geniş dairesi millet, bir geniş dairesi insanlık olabilir... Bu halkaları oluşturan her ne varsa onlar da bizim kimliğimizin harcı konumundadır.

Konuştuğumuzda oluşan söz ırmağının rengi belli olur. Ağzımızdan çıkan bir söz verme, bizim nasıl biri olduğumuzu söyler. Tatlı dilli, hoş sözlü, hoş muhabbet biriysek, seçtiğimiz kelimelerden bile ortaya çıkar bu. Kızgın, sinirli yani pire için yorgan yakıyor ve çabuk çabuk sönüyorsak... Yani bütün bunların hepsi bizim kimlik kartımızın beyanı olur.

İnsanlar bizim hakkımızda konuşurken mesela "çok dürüsttür, verdiği sözü tutar" diye tanıtabilirler.

Hülasa bizim ahlakımız kimliğimizdir, düşüncelerimiz de kimliğimizdir ki Mevlana şöyle söylüyor: "Sen düşüncensin gerisi et ve kemik." Efendim, tuttum, davranışımız, ahlakımız hep kişiliğimiz oluyor. Lakin bütün bunların hepsi vitrinde meydana geliyor. Dil vitrininde görünüyor.

Hani bir dükkana girmeden önce vitrinde sergilenen ne varsa, içeride de onun gibiler vardır ya işte aynen bunun gibi. İnsan konuştuğunda zihninden neler geçiyor, gönlünde neler topluyor bunların hepsini karşı tarafa görünür kılar. Bir de şundan bahsedeyim -lik ekine dikkat edin derim. Dilin tadına varmak için diğer "ek"ler gibi "-lik" ekininde işlevini bilmek iyi olur. Bir şeyin benzerlerini barındıran mekan anlamı kazandırır kelimeye.

Örnek verelim. Kitaplık; kitapların olduğu dolap. Odunluk; odunların olduğu mekan. Aynı zamanda insanlık, Türklük gibi, Müslümanlık gibi soyut kavramları da belirtir. Bir de çaydanlık gibi alet edevatı da belirtebilir. Lakin "kimliğimiz" kelimesinde toplayıcı bir özellik vardır. Senin-benim birçok özelliğimizi bir araya getiren "kimsin?" sorusunun cevabı toplanmıştır. İşaret ettiğimiz gibi beni ben yapan düşünce ve davranışların toplamıdır "kimlik." Ve bu kimlik de nerede taşınır? Dilde taşınır. Devletin verdiği kimliği cüzdanda ya da çantamızı taşıyoruz ama kültürümüzün verdiği kimliği dilimizde taşıyoruz ve dilimizle insanlara nasıl biri olduğumuzu anlatmış oluyoruz. Bu sebeble dilimiz kimliğimizdir sözü bence çok anlamlıdır.

Bazı yazarlar diyor ki insanlar bir dil ve kültür havzası içinde dünyaya gelir, diyorlar. İçinde yaşadığı toplumun kültürünü alır ve onun kelimelerini kullanır. O yüzden bir insan konuştuğu zaman hatta bırakın konuşmayı, kısa bir yazı yazsın, kim olduğunu söyleyebiliriz iyi bir tahlilci isek. Gönül ikliminde samimi olarak ortaya çıkan bir takım cümleler, mutlaka ama mutlaka bizi ele verir ve kimliğimizi yansıtır.