Sevdiğim bir örneği zaman zaman sizlerle paylaşıyorum.Hani ormandaki ağaçlar baltanın kendilerine verdiği zarardan şikayet ederken ağaçlardan biri şöyle der:"Arkadaşlar!Bildiğiniz gibi balta gücünü sapından alır.Ne yazık ki baltanın sapını biz veriyoruz".

Bu örneği dünyadaki bütün Müslümanların davranışlarında görebiliyoruz.Mısır'da darbeci general SİSİ % 52 oy almış olan Muhammed MURSİ'yi devirirken, kendilerine Müslüman diyen bazı küçük siyasi partiler ve cemaatler SİSİ'ye destek vermişlerdi.

Ülkemizde de yapılan seçimlerde İslam'la barışık olmayan,İslam'a verdikleri zararlarla hatıralarda kalan oluşumlar başarıyı yakalamak için kendilerine Müslüman diyen bazı guruplarla işbirliğine gidiyor ve bu işbirliklerinden de ne yazık ki istedikleri sonucu alabiliyorlar.

Kendilerine Müslüman adı verilen bu irili ufaklı oluşumlar ne yazık ki geçmişte bu hizmet hareketlerini başlatan ve kuran insanların ismini kullanıyorlar.Kur'an'ın yasaklandığı dönemlerde Kur'an eğitimi veren alimlerin,İman Hakikatleri konusunda eser veren alimlerin ve Siyasi alanda İslam'a hizmet etmiş değerli insanların ismini kullanarak ortaya çıkıyorlar.

Oysa geçmişte İslam'a hizmet eden bu alimlerin ve değerli insanların(bugün hiçbiri hayatta değil,Allah mekanlarını Cennet eylesin) kurdukları İslam'a hizmet faaliyetlerin bir çoğu amacının dışına çıkmıştır.

Bu oluşumların ne yazık ki kendi amaç ve gayelerinin dışındaki insan guruplarıyla iç içe olduklarını görüyoruz.Kendilerine bağlı olanları (mensuplarını) kendi amaçlarına hizmet ettirmek için iki metot kullanıyorlar:

1-Mensuplarının akıllarını kullanmalarına engel olmak,

2-İtaat kavramıyla kendilerine körü körüne hizmet ettirmek.

Aslında bu iki yol da aynı yere çıkar.Yani her ikisi de mensuplarını düşündürmeden kendi emellerine hizmet ettirmeye götürür.

İslam'da aklın ne kadar önemli olduğunu sanırım anlatmaya gerek yoktur.İsterseniz herhangi bir Fıkıh kitabına bakınız.Bir insanın ibadet yapabilmesinin ilk şartı "akıl sağlığının yerinde olması" dır.Akıl olmadan ibadette olmaz.Böyle bir durumda aklı devreden çıkartmanın vehametini buyurun siz hesaplayın.

Kur'an'da 3 yerde itaatın farz olduğu buyruluyor:

1-Allah'a,

2-Peygambere,

3-Ve Sizden olan (Müslüman ) olan idarecilere.

" Ey iman edenler! Allah'a itaat edin. Peygamber'e ve sizden olan ulu'l-emre (idarecilere) de itaat edin ...(Nisa,59) .Ayetin devamında "herhangi bir konuda anlaşmazlığa düşerseniz onu Allah'a ve Resulu'ne götürünüz.Yani o konuyu Kur'an ve Sünnete göre hallediniz" buyurmaktadır.

Bütün bu emirler ortada iken nasıl oluyor da Allah ve Resulu'ne aykırı fikirlere destek veriliyor ve bu destekte "itaat" gibi dini bir kavram kullanılarak sağlanıyor.Resulullah(sav) "Allah'a isyan olan bir konuda mahlukata itaat yoktur" buyurarak aslında son noktayı koymuştur.

Kendilerine Müslüman diyen bazı gurup ve cemaatler Allah ve Resulunun çizgisine zıt hareket edenlere İslam adına destek verme hakları yoktur.Mensuplarını da itaat kültürüyle yanlışlarına destek yapmalarına ise hiç hakları yoktur.Kur'an bizlere yanlışa destek verenlere itaat etmememizi istiyor:

-" Kalbini bizi anmaktan gafil kıldığımız, boş arzularına uymuş ve işi hep aşırılık olmuş kimselere itaat etme..."(Kehf,28).

-"O halde (hakikatı) yalan sayanlara itaat etme."(Kalem,8).

Ve Kur'an elbette genel olarak kafir ve münafıklara itaat etmeyi yasaklar.

-" Ey Peygamber! Allah'a karşı gelmekten sakın. Kafirlere ve münafıklara itaat etme. Şüphesiz Allah hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir."(Ahzab,1).

Kur'an'da Allah,Resulu ve Müslüman idareciler dışındaki kimselere itaat emri yoktur.Kimse başkasını itaat kavramıyla kandırmasın.

Şeytan bile insanları Allah'ın rahmetini kullanarak kandırmaya çalışıyor."...ve o aldatıcı şeytan Allah'ı kullanarak sizi kandırmasın"(Fatır,5).

Abdulvasih DURAN