Ve insanlık için çok çetin geçen 2020 yılı iyisiyle kötüsüyle geride kaldı. Şimdilerde herkes 2020 yılında yaşanan felaketlerden dem vuruyor. Ben bugün alışılagelmiş felaketlerden değinmeyeceğim farklı perspektiften bakmaya çalışacağım.

Şimdi bu alışılagelmiş, bahis konusu olan felaketleri sayarken hemen aklınıza korona salgını, deprem, çığ felaketi gibi afetler geliyor eminim. Ama bir paçavra gazete var ki (paçavra diyorum çünkü içinde ilim, kültür, düşünce adına zerre bir şey yok) onun aklına nedense Ayasofya'nın açılması da bir felaket olarak gelmiş. Kimin paçavrası bu, kimin Sözcü'sü acaba? demeye bile gerek kalmadan hemen şıp diye anlıyorsunuz Bizans artığı gazetenin sahip ve yöneticilerinin tiyniyetini. Ayasofya'nın yeniden aslına uygun şekilde ibadete açılmasını, 2020'nin felaketleri manşeti altına, salgın hastalık, deprem, çığ gibi afetlerin yanında yazmak başka kimin aklına gelir?

Oysa bir müslüman için zaten yüzlerce yıl cami olarak hizmet veren bu tarihi yapının bir süre önce sebepsiz yere müzeye çevrilmesine üzülüyorken yeniden camiye çevrilip müslümanların ibadetine açılması olayı geçen yılın en güzel haberlerinden biri olmuştu.

Rabbimiz Al-i İmran suresi 120. ayetinde; kafir ve münafıklardan bahisle "Size bir iyilik dokunursa, bu onları kahreder. Başınıza bir bela gelirse buna da sevinirler." buyurmaktadır. O yüzden şaşırmamak gerek diye düşünüyorum. Herkes bagajında ne varsa onu sunuyor. Tiyniyeti neyse onu gösteriyor. Eskiden renksiz, ne idüğü belirsiz düşman varken artık aşikare olmuş ve direk kendini göstermiştir. Gizli düşmandansa aşikar olanı makbuldür, en azından gardınızı alırsınız. Mücadele etmesi kolay olur.

Ehl-i dünyanın felaket diye nitelediği 2020'yi, bizim açımızdan sevimli kılan hususlardan birisiydi. "Ayasofya'nın açılması"... Gavurlar için bu gelişmenin felaketi katmerleştiren bir hadise sayılması hayli anlaşılır bir durum yani...

Ben Sözcü'yü ve temsil ettiği kitleyi asla yadırgamıyorum.

Onları "yerli" gibi görenleri yadırgıyorum.

ADALET Mİ?

Sık sık sosyal medyada cahilane analizler görüyorum..

Ortadoğu kan çanağıymışta, Müslüman ülkelerde adalet yokmuşta bu yüzdenmişte.. falan filan..

Müslüman ülke dediği kim acaba? Sosyalist baasçı Irak, Mısır, Suriye yönetimleri mi?

Amerikan kuklası seküler Suud ve Bae mi? Şia İran ve Afgan yönetimleri mi? Soruyorum kendilerine; Peki çok özendiğiniz o gavurlarda adalet mi varmış? Evet Ben (sizin deyiminizle) ortadoğuluyum..

Afganistan'ı işgal edip kızlarına ben mi tecavüz ettim..?

Irak'ı işgal edip altınlarını, petrollerini çalıp milyonlarca sivili ben mi katlettim?

Suriye'de YPG ve IŞİD'i lojistik olarak besleyip mazlum halkın üzerine ben mi saldım? Çeçenistan'ı işgal edip halkını ben mi katlettim? Doğu Türkistan'ı işgal edip halkına ben mi zorbalık yaptım?

Kamboçya'da kendi halkını öldürüp ölüm tarlalarını ben mi icad ettim... Sovyet Rusyasın'da kendi halkını açlıktan ben mi öldürdüm? Mao'nun Çin'in de 10 milyon insanın ölümünden ben mi sorumluyum? Afrika'da elmas ve altın madenlerine konmak için iç savaşı kızıştırıp, lojistik desteği verip tüm Afrika'yı kana ben mi buladım? Amerika'da Kızılderilileri canlı canlı yakıp bebeklerini ben mi katledip topraklarına kondum?

1. dünya savaşını çıkartıp 38 milyon insanın ölümünden ben mi sorumluyum?

2. dünya savaşını çıkartıp 73 milyon insanın ölümünden ben mi sorumluyum?

Bosna'da, Avrupa'nın göbeğinde 100 bin insanı ben mi öldürdüm?

Evet, adil olun.. adalet, adalet ve adalet...