Ben dedim ki: Hocam onun hakkında bir yazı yazmak lazım, adam dolu dolu bir hayat yaşadı. Bu milletin gençliği için bir sürü bedel ödedi, hakikatleri anlattı.

O dedi ki: Hocam boş ver, kimin umrunda onun ne anlattığı, sonra başına bela alırsın. Cenazesindeki kalabalık çoktu, sevenleri vardı ama sevmeyenleri de vardır.

Ben dedim ki: Zaten çekinirsek onun adını anmaya, korkarsak onun anlattıklarını dinlemeye, zavallı adam boşuna yaşamış ve boşuna mücadele etmiş olur. Çünkü hayatının en sıkıntılı günlerini yaşamasına bedel olan şeyler "kral çıplak" dediği içindir.

O dedi ki: Tamam, yakın tarihle ilgili bilgilerimiz çoğu kez hakikatten sapmış olabilir. Yani devir öyle gerektirdiği için birçok tarihçi, yazar o şekilde anlatmış olabilir. Lakin şimdi eski yaraları deşmeye gerek yok, onlar dünya sahnesindeki gösterilerini bitirdiler.

Ben dedim ki: Yani tarihimize böyle mi bakmalıyız? Biz "yanlışları" unutmalıyız oyle mı? Yani yalanın çelik kabuğu her gün biraz daha mı güçlensin. Günümüzde bakalım demek mazimizi unutmak manasına gelmez mi? Böyle olduğunda kurtulmuş olduğumuz zannı bizi hangi rüzgarların, hangi kasırgaların önüne katıp savurur bir düşünsene hocam.

O dedi ki: Ya hocam, bu kadar derin düşünmeye gerek yok. Millet geçim derdinde, bak patates, soğan, domates fiyatları aldı başını gidiyor. Bazıları oylarını bile 3-5 kuruş ucuz diye pazarlıyor.

Evet, isteyen yakın tarihin hakikatlerini, ekranlardan çekinmeden ve en temel kaynaklara dayanarak haykıran bu cesur Osmanlıdan dinleyebilir.

Ben dedim ki: Hocam, aslında benim araştırmaya, kaynaklara inmeye, sağlam delillere karşı itiraz edemeyecek bir yapım var. Yeni bir bilgiye ulaştığımda o konuda farklı bir bilgiye ulaşıncaya kadar o bilgiyi sahiplenir ve savunurum.

Kaynak göstererek "böyleymiş" derim. Ne zaman ki farklı bir bilgi ile karşılaşırım onu da araştırır, soruşturur, kaynakların sağlamlığına bakarım. Sonunda gönlüm bir yere doğru kayar ve doğru olduğuna inanmaya başlarım.

O dedi ki: Vallahi senin gibileri kandırmak da kolaymış. Nedenini sorarsan? Bilimsel havası verilmiş bir kaynak/eser okuduğunda kanaatin hemen değişir o zaman.

Ben dedim ki: Peki ne yapacağız? Herkes kaynak gösteriyor; şu kitapta şöyle yazıyor, bu kitapta böyle yazıyor, diye... Hangisine inanacağız, doğrusu hangisi, nereden bileyim ben. O günleri görmedim ki, yaşamadım ki...

O dedi ki: Evet, sen de haklısın. Ama karşılaştırmalı tarih okunabilirse biraz da mantık ve mukayese, biraz da objektiflik seni daha doğru bir sonuca ulaştırır. (DEVAM EDECEK)