Televizyon kanallarının birinde bir açık oturum programını izliyordum.Katılımcılardan birisi çok güncel olan sloganik bir cümle kullandı.O cümlenin kime ait olduğu sorulunca şöyle dedi:"Aslında bu cümleyi ilk kullanan ...........beydir.Ancak falan Profesör bu cümleyi kullanınca meşhur oldu".

Bu açıklama bana bir gerçeği daha hatırlattı.Demek ki günümüzde ne kadar anlamlı konuşursanız konuşun kimsenin dikkatini çekemiyorsunuz.Ama isminizin başında makam,mevki ve kariyer gibi etiketler varsa konuştuklarınız dikkate alınıyor.Diğer bir deyişte toplumumuzda "Ne söylüyor" dan çok "Kim söylüyor" daha önemli oluyor.

Dünyanın kuruluşundan beri zaten hep bu ayrımcılık olmuştur.Örneğin,son Peygamber Hz.Muhammed (sav) "Ben Peygamberim "deyince müşrikler "Abdul Muttalib'in yetimi Peygamberliğini ilan etmiş" diye alay etmişlerdi.Çünkü o mantığa göre Peygamber olması gereken kişi Mekke'nin ileri gelenlerinden birisi olmalıydı.

İslam'ın üstünlük ölçüsü ne para ne makam ne de soy soptur.İslam'ın üstünlük ölçüsü takvadır:"...Muhakkak ki Allah katında en üstün olanınız en müttaki olanınızdır...(Hucurat,13).

Eskiden beri dünya üzerinde üstünlük ölçüsü ve sözü dinlenir olanlar hep soy, sop,etiket, mevki ve makam sahipleri olmuştur.Onun için,sokakta şarap içen kişiye sarhoş denir.Ama beş yıldızlı otellerde/restoranlar da içenler için şöyle bir tanım yapılır:"Yemeğin yanında misafirlere içki ikramı da yapıldı".Yani evin hanımı tabak kırınca "HATA" olur,ama hizmetçi kırınca "CEZA" olur.

İslam'ın en çok önem verdiği "ADALET" kavramı uygulanmadığı için bütün bu eksiklik ve aksaklıklar oluyor.Oysa Kur'an'ın en çok önem verdiği iki kavramdan birisi "Adalet" diğeri de "Ehil olmak (Ehliyet)"tır.Bu konu ile ilgili ayet şöyledir.

-"Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir"(Nisa,58).

Ve her Cuma Hutbenin bitiminde imamlarımızın okuduğu şu ayeti hatırlayın:

-"Şüphesiz Allah, adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara yardım etmeyi emreder; hayasızlığı, fenalık ve azgınlığı da yasaklar. O, düşünüp tutasınız diye size öğüt veriyor"(Nahl,90).

Fatih Sultan Mehmet der ki:"Ehil olanı değil de sevdiğim insanları işe alsaydım İstanbul'u fethedemezdim".Günümüzde maalesef işe göre adam değil de adama göre iş felsefesi ön plana çıkıyor.Bunun neticesinde de şöyle 3 tip insan modeli ortaya çıkıyor:

1-YERİNİ BULAMAYANLAR:Toplumda becerikli,gayretli,çalışkan ve yetenekli o kadar çok insan var ki bunlara sahip çıkılmadığı için olması gereken yerde değildirler.

2-YERİNİ DOLDURAMAYANLAR:Bu tür insanlar yetenekleri,gayretleri ve çalışkanlıklarından dolayı değil de çeşitli aracılarla bir yerlere getirilenlerdir.Ve bu tür insanların yüzünden bir çok yerde gereken hizmet yapılamıyor.Çünkü "Bir zincirin gücü en zayıf halkasına göre ölçülür".Aradaki zayıf halkalar sebebiyle hizmet gücü zayıf kalıyor.

3-YERİ DOLDURULAMAYANLAR:Bu tür insanların sayısı da sınırlıdır.Kendisini her alanda yetiştirmiş gayretli,yetenekli ve başarılı insanlardır.Bunların görevleri bittiğinde bunların yeri zor doldurulur.

Başlıkta da yazdığımız gibi toplum "Ne söylüyor" dan çok "Kim söylüyor" a daha çok önem veriyor.Eğer bu konuda şüpheniz varsa size bir önerim var. Bir konferans afişi hazırlayın.Konuşmacı olarak da isminin başında etiket,mevki ve makam olmayan sade bir isim yazın,ertesi hafta da aynı ismin başına etiket,mevki ve makam yazın.

Bakın bakalım hangisine daha çok insanlar gelecek?