Beyaz kağıdın köşesine can sıkıntısından “pantolon + etek = ?” yazdı, yazdı ve düşündü. Birkaç gündür bunu düşünüyordu. Bu iki kelimenin oluşturduğu bir birleşim elde etmek istiyordu. Türkçeye yeni bir kelime kazandırmak ve dilin hala canlı olduğunu ispatlamak gibi bir derdi de yoktu.
Canını sıkan şey Müslüman bir neslin yetişmesi için yeni ifadelerle, farklı ibarelerle güzelliği açıklamak ve hayasızlıktan sakındırmaktı. Zira kız öğrencilerinin kıyafeti hakkında asla konuşamazdı erkek öğretmenler. Onları uyaramaz, onlara “daha usturuplu giyinin” deme haklarına sahip değillerdi. Sadece öğretmenleri değil evde babalar bile annelerine “söyle şu kızına doğru dürüst bir şeyler giysin” diyebilirdi ancak…
Sonra yeni yetmeler, kendinden nev-zuhur tipler, yani bizim geleceğimiz, yani biricik evlatlarımız… Bunalıma girerler, evi terk ederler… Ne yaparız sonra, işin yoksa uğraş dur… Tecrübeli bir cümle lazımsa eğer o da şudur sanırım. “En iyisi liberal takılmak, ne hali varsa görsün diyerek sıyrılmak…”
“Hangi devirlere geldik” deyip hayıflanmak istemiyordu. Lakin derin derin düşünüyordu; kim nasıl bu hale getirdi neslimizi? Beynini patlatırcasına zorlasa da nasıl bu hale gelindiğini anlamak zordu. Problem çözülecek gibi değildi.
Çözümün ilk aşaması mevcut sorunu belirlemektir, denir. Mevzunun sorun olup olmadığı tartışmaya açması bir yana tartışmaya açtığı için sorunu siz çıkarıyor olmakla suçlanmak var, diye düşündü.
Yıllar önce toplantının birinde kılık kıyafet muhabbeti açılınca en üsluplu bir dille “kızlarımız uyarmaktan utanıyoruz, yanlış anlaşılırız diye” şeklinde bir ifade kullanmıştı da yiğit oğlanın biri “erkek öğretmenlere ne oluyor ki bayanlar varken; hem onlar neden rahatsız oluyorlar ki” demişti gür sesiyle.
İnsan düşünür biraz değil mi? Bunlar düşünüyorlar ama bölmeli bir kafa yapısına sahip olduklarından her zaman bölüyorlar, ayırıyorlar ve yorum yapıyorlar. Bizler ise birleştirmenin derdindeyiz.
Dert kadın erkek düzleminde ele alınacak bir şey değil. Neslinizin hakikatli bir fotoğrafını yatırmaktır masaya. Suçlayıcı bir dil kullanmış olsak ve desek ki “sen zevk mi alıyorsun be adam, kızın yaşındaki bu tertemiz evlatlara bakmaktan” olur mu bu, bu söz olgun bir insana söylenir mi? O da bize “Sadece özgürlükler açısından, içinde bulunduğumuz çağ acısından şey etmiştim ben” demez mi?
Tamam biz konuya dönelim. Pantolon + etek = pantolontek diye eşitlesek uzun bir kelime olur ki o bizin işimize gelmez. Derdiğimiz iki tanesini kısaltmaktı. Bir tek “-e” harfini yok etmekle hedefimize ulaşamayız. Dikkat edilirse etek kısmı uzun pantolon denilen kısım kısa… Eskiden kısa pantolonlu sempatik çocuklar olurdu. Eğer futbol oynayacaksa o boyda bir de şort giyerlerdi.
Haa evet, şimdi aklıma geldi. Şortek… Tabii ya şort+etek = şortek… Yani öğrencilerimizi hem de kız öğrencilerimiz okullarımıza şortla mı geliyor. Paylaştım birkaç aklı başında bir iki öğrencimle… “Zaten o kıyafetin adı şort etek deyince” şaşırdım .
Lakin ben sadece birleşik bir isim bulmak için mi çabaladım? Hayır, derdim bu değildi. Yeni isim biraz tiksindirici olmalıydı. Biraz utandırmalıydı ki bir daha giymesinler, hatta almasınlar istiyordum.
“Öyleyse kız öğrencilerimiz de pantolon giysin efendim Bazı okullar da tercih ediyorlar böylesini” diyenlere, kılık kıyafet noktasında kimseyi zorlamamak lazım, zira insan kendine yakışanı bilir en nihayet. “İnsana yakışan” kelimesinin altını çiziyorum. Hangi insan demeyin, sadece insan veya sade insan. “Ama hangi insan” demeyin. Allah’ın yarattığı eşref-i mahlukat olan insan. Kendine yakışanı bilir. Bilir ve örtünür. Örtünmek bambaşka bir eylem.
İnsanların düşünce dünyasında büyük devrimler yapar örtünme. Şaşkınlar tarafından biçilmiş olana değil insani/manevi olana (takva elbisesine) yönelten bir tutuma vesile olur örtünme. Örtünmek iyi ve güzeldir ve’s selam