Boynumda

bana yargı yükleyenlerin

utançlarından yapılma mücevherler

sırtımda sağır kantarı gizli bilgilerin

mataramdaki suya tuz ekledim, azığım yok

uzun yola çıkmaya hüküm giydim.

"Uzun yola hüküm giyenler" için kimbilir kimler neler söyler ardında bıraktıkları. Dönek, korkak, sapık vb. Bunlar, Hak yolu seçenler için her daim söylene gelmiştir. Hz. Peygamberimize de mecnun, şair, cinlenmiş gibi sıfatlar yaftalamaya çalıştırlar ya. İşte bu ifadeler bir mücevher değerindedir. Batılın yerici ifadeleri, Hak yolcusunun doğru yolda olduğunu gösterir.

İdamlık mahkumun boynuna idam yaftası asılırmış, hangi suçtan idama mahkum edildiğini beyan eden. İşte Hak yoluna dönmek utanılacak bir durum değildir. Fıtrat, gizli bilgilerin kodlandığı bir hazine gibidir.

Mataradaki su, susuzluğu giderebilecektir lakin yol uzundur. Su ise az... Tuzlu su insanın susuzluğunu gidermez ama ağzını bir nebze ıslatır. Gücüne güç katar, yola devam etmek için bir miktar yardımcı olur. Uzun yola çıkanlar durmamalı ve geriye dönüp bakmamalılar. Nasıl ki kar üzerinde yürürken dinlenmek için durulmaz. Durulduğu zaman uyku basar, uykuda donmak için tam bir sebep olur.

Bir hayatı, ısmarlama bir hayatı bırakıyorum

görenler üstünde iyi duruyor derdi her bakışta

"Ismarlama bir hayatı" derken başkalarının yani toplum mühendisliği yapanların, yöneticilerin, senaristlerin, dizilerin, özendirerek dikte ettiği hayatı bırakıyor. "İnsanlar ne der?" cümlesi yerine "Rabbim olan Allah, ne der?" ona bakar yeni iklimde. Eski hayatında ise başarılı ve aranan bir insan olduğunu, takdir edildiği de söz konusu iken tüm övünç dolu sıfatlardan soyunarak geliyor. Uzun yolda budur. "Sevdiklerinden infak edeceksin... Allah ve Resulünü her şeyden çok seveceksin, zararına da olsa adaletten ayrılmayacak doğru şahitlik yapacaksın, savaş çok şiddetli de olsa kaçmayacaksın... Değil mi ki kendi öz hayatını yaşayamıyor, başkalarının gözüyle kendine bakıyorsun... Bunlardan sıkılıyorsun artık.

askerken kantinden satın aldığım cep aynası

bazı geceler çıkarken

uçarı bir gülümseyişle takındığım muşta

gibi lükslerim de burda kalacak.

Eski hayatının bazı aksesuarları, ufak tefek yapmakta olduğu her şeyler, geride kalacak. Yeni bir hayat başlayacak yerlilerin dünyasında. Bu büyük değişimlerin getireceği küçük ve fark edilmeyen incelikler de yapabileceğini bilmek ve bunlara

hazırlıklı olduğunu söylemek istiyor.

siparişi yargıçlar tarafından verilmiş

bu hayattan ne koku, ne yankı, ne de boya

taşımamı yasaklayan belgeyi imzaladım

burada bitti artık işim, ocağım yok

uzun yola çıkmaya hüküm giydim.

Sipariş yargıçlar tarafından verilmiş derken, normal bir mahkeme vesilesi ile mahkum olmuşlar. Parmaklıklar arkasında yaşamaya mahkum edilmiş mahpuslar gibi hissediyor kendini. Onlar ne der, millet ne der, başkası ne der gibi dırdırları artık önemsemeyeceğini bir kez daha onaylıyor ve Kelime-i Tevhid'deki büyük değişimi yaşamak istiyor. La ilahe illallah/hiçbir ilah yoktur sadece ve sadece Allah vardır. Tapınılacak en büyük ilah, en yüce makam, sığınılacak en büyük Rab odur, demek istiyor bence şair İsmet Özel...

Söz bitti, vakit tamamına erdi. Şarih sesinin, soluğunun ufkuna varmış oldu. Bir daha başka bir şairin ülkesinde buluşmak dileğiyle dedi ve noktaları sıraladı.