Gecenin gündüze kavuşması, gündüzün geceye ulaşması asla mümkün değilken gece, gündüzün içinden gündüz de gecenin içinden sıyrılıp çıkar. Aynı mekanda gündüz de gece de farklı zamanlarda yaşanır.

İşte bu "uzun yol" bunu anlatır... "Hüküm giymek" verilmiş karar, vazgeçilmezi, dönülmezi olmaz bir karardan bahsedilir." dizesini hatırlamak gerekir. Ayrıca burada "Allah, vermek istemeseydi, istemek vermezdi" anlayışını zikretmenin yanında "niyet hayır, akıbet hayır" anlayışına da bağlayabiliriz meseleyi. Niyetine girilmiş bir şeyin arzusu gönüle düşünce, hüküm verilmiş demektir ve o icra edilecektir. Kurtuluş mümkün değildir adeta.

Bunu şair İsmet Özel'in özelinde düşünürsek "hangi sebepten komünist olduysam o sebepten Müslüman oldum" sözüne dayanarak büyük değişimin izlerini görebiliriz. Adaleti, hak ve hukuku, insanlar arasında dayanışmayı, komünizmde bulacağını sanmış ama bulamadığında ardına bakmadan İslam'a, İslami düşünceye bağlanmıştır.

Beyazların yöresinde nasibim kalmadı

yerlilerin topraklarına karşı suç işledim

zorbaların arasında tehlikeli bir nifak

uyrukların arasında uygunsuz biriyim, vahşetim.

Bu dizelerde "beyazlar" dediği modernizmi inşa eden Avrupalı insanı ve o anlayışın uşaklarını işaret etmektedir. Sömürgeci, zalim adam; Beyaz Adamdır, Kızılderililer ise yerlilerdir. İşgalci Amerikalılar için kullanılan bir ifadedir. Ayrıca güçlüleri, kuvvetlileri ve ülkeyi yönetenleri kastettiği de olur.

Bu dizelerde bir dönem birlikte olduğu ve artık iç yüzünü görüp sıkıldığı zihniyet sahibi kişileri kastediyor. O yörede, o kesimlerde onlardan alabilecek herhangi bir nasibinin olmadığını söylüyor. Nasip olmak iyi ve güzel şeyler için kullanılır. Bedava bile olsa aynı havayı solumak istemez beyazların savaştığı yerliler...

Bu yerliler ilk etapta kızılderililer kastedilir. Kastedilen genel anlamda şu zıtlar aklımıza gelir: Soylular ve halk, Tanrılar ve İnsanlar, (Promete örneği gibi), yönetenler ve yönetilenler gibi değişik açılardan bakılabilir.

Beyazların yöresinden yerlilerin topraklarına geçmek büyük yolculuğun adıdır. Belki de manevi olarak günahlar diyarından sevaplar diyarına geçmek gibidir. Aslında İslami literatürde hicret etmektir. Uzun yola hüküm giymek, gönül sultanının hicrete mecbur kılmasıdır.

Beyaz Adam, zorbadır ve adaletsizce muamele yapmaktadır. Yerliler haklarını koruyamazlar.

Zorbalar, zorbalık yapmayan, kalbinde merhamet kırıntıları bulunan insanları kendileri için tehlikeli bulur.

Kötülük yapanların yanındakilere, ilk yaptıkları muamele "kendisi gibi olmaları"dır.

Yerlilerin arasına yerleşmek ister ama henüz daha ne onu sahiplenen çıkmıştır ne de o başkasını sahiplenmiştir. Uygunsuzluk metrelerce öteden fark edilmektedir.

beni baygın meyvaların lezzetinden kopardı

kendime dünyada bir

acı kök tadı seçtim

yakın yerde soluklanacak gölge bana yok

Baygın meyvelerin lezzeti, beyazlar ülkesinin sunduğu lüks yaşam şartların insan nefsinde oluşturduğu esintiler olabilir. Dünya lezzetlerini elinin tersi ile itip acı kök tadını özgür iradesi ile tercih etmiş olmak, göz aldığı değişimin mahiyeti hakkında bilgi sahibi olduğu da anlaşılmaktadır. Rahat yaşamaya alışmış bir insanın tüm zihin ve gönül ölçülerini bırakıp ısrarla yeni inancının ölçülerini kabullenirken teklemeyecektir. (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)