Birkaç haftadır Kastamonu Üniversitesinde okuyan ve YediHilal Derneği kızlarının organize etmiş olduğu "Şiir Tahlilleri" programına online bir şekilde katılıyor ve her hafta farklı şairlerden şiirler yorumlamaya çalışıyordu.

Yüksek lisansını "şiir şerhleri" üzerine yapmış bir edebiyat öğretmenini memnun etmenin en güzel yöntemlerinden biri böyle bir davetti. Şiir konuşmak, şiir yorumlamak, şiirle meşk etmek, insan ruhunun en tatlı meşguliyetlerindendi.

Üniversiteli genç kızlar, edebiyatçı başlamadan önce şairin hayatından ve eserlerinden söz ederek şiir yolculuğunun istikametini belirliyorlardı. Şairin fikir ve kültür dünyasında yapılmış kısa bir yolculuğun ardından tüm mikrofonlar kapatılır ve söz, şarihe bırakılır ve başlardı şiir seferi...

Nasıl ki ayaklar, kentin sokaklarını adımlarken bakışlar da uzaklara kayar giderse aynı usül takip edilmesi gerekirdi tahlillerde. Kelimeler tüm okurları, çağrışım tekniğiyle götürür hayal diyarlarına... "Kalpler Allah'ı anmakla mutmain olur" ayet-i kerimesinin ilhamıyla anlamlar O'na yönelir.

Muhabbete konu olan şiire kulak verenler, şarihle birlikte, şair İsmet Özel'in "Mataramdaki Tuzlu Su"yundan yudumlamaya başladılar. Söz şarihin dilinden berrak sular gibi çağlıyordu.

West Indies, Kızıl Elma, İtaki, Maçin!

Uzun yola çıkmaya hüküm giydim.

Bu dizelerde bir düşüncenin, bir ideolojinin, bir fikrin ya da bir milletin "ideal hedefi" zikrediliyor. Çok araştırma yapmadan sadece "Kızıl Elma" kavramı üzerinden yorumlanırsa kısır da olsa bir fikir elde edilebilir. Kızıl Elma nedir? Ömer Seyfettin'in hikayesine kulak verilirse bu mesele daha da iyi anlaşılır. Toplumu inşa etmek için yazılmış hikayede kısaca şundan bahseder. Yeniçeri askerleri, Padişah otağının hemen dışında Kızıl Elma'ya, Kızıl Elma'ya diye naralar atarken padişah Kızıl Elma'nın neresi olduğunu vezirlerine sorar. Onlardan kimi Çin der, kimi Maçin der, kimileri de uzak ülkelerin ismini söyler. Kitaplarda bu işin aslının olmadığını da zikrederler. Lakin örfte olduğunu bildirir Padişah. İşte dışarıda duyduğu sesler bunlardır. Vezirlerin verdiği cevaplardan tatmin olmayan padişah iki tane Yeniçeri askerini çadıra alınmasını ister. Askerler çekinirler ama Kızıl Elma'ya ne demek diye sorduğunda rahatça; "Kızıl Elma; padişahın sefer eylediği ve bizim de kendisini takip edeceğimiz yerdir" diye cevaplayınca mesele anlaşılmıştır. Yani Kızıl Elma, Türklerin padişahının Allah tarafından sevk edileceği herhangi bir yer olabilir. Bir coğrafya, bir yön değildir bu. Dolayısıyla bu dizede bir "ideal hedeften" bahseder şair. Nasıl ki Yahudilerin Arz-ı Mevud anlayışı var! Nasıl ki Rusların sıcak denizlere inme ideali varsa Türklerin de onlara benzer Kızıl Elma anlayışı vardır. (Bu kıyaslama tam örtüşmese de bir nebze yardımcı olur anlamaya) İşin aslı, askerin ve milletin Türk hükümdarına itaat etme fikridir. Bu dizede şair kendisi hakkındaki "Uzun yola çıkma" durumunu da mübalağa ederek ideal hedefe benzetir.

Lakin burada bahsedilen coğrafi bir yön değil büyük bir ruh ve anlayış değişimidir. Yani yolculuk düzlemsel anlamda değil bir halden başka bir hale geçme halidir. ki bu da zor ve uzak bir haldir.

"Uzun yola çıkmak" ifadesinden birbirine zıt iki fikirden birini terk edip diğerine geçmek anlamında kullanılmıştır. Özellikle İslam dinine uygun olmayan bir halden İslam'ın savunuculuğunu yapacak bir hale gelmek anlamına gelir. Hz. Ömer'in, Hz. Peygamberi öldürmeye giderken dinlediği Kur'an-ı Kerim vesilesi ile Peygamberin dönmez bağlısı olması gibi.