Kahtı rical...

Adam kıtlığı , adamsizlik , bir konuda bir toplumun ya da ekolün nitelikli adam sıkıntısı çekmesi..

Daha çok siyasi tarihimizde kullanılmış olan bu kavramı literatürümüze sokanlar o meşhur "Jön Türk" tayfası olmuştur.

Devleti Aliyye nin desteği ile Avrupa mekteplerinde bir takım fenni ve teknik ilimleri öğrenmek için gönderilen gençler orada bir bir başta "Liberalizm" olmak üzere değişik fikirlere kapılıp Osmanlı'nın devlet geleneği ile çatışmaya başlayınca bu kavram gündeme gelmiştir.

Kahtı rical daha sonra yer yer Türkiye de çoğu kez ise Ortadoğu ve Orta Asya Türki devletlerinde ciddi bir problem halini alacaktır.

Kahtı Rical bugün Türkiye de soluyla sağıyla muhafazakarıyla İslamcısıyla muhalefetin en büyük sorunlarından biridir.

O klasik "Muhalefet yok" geyiğine girmeyeceğim .

Dokunmak istediğim nokta Türkiye de sosyolojik ve siyasi düşünce kabiliyetinin yerlerde sürünmesidir.

Muhalefet derken de sadece meclis muhalefetini değil, sisteme ya da iktidar odaklarına kendini muhalif gören kışı ya da grupları da kastediyorum.

Oysa muhalif olmak iktidar imtihanından beri olmak "karizmatik lider" ve "karizmatik öncüler" modelinin tarlasının üstünde oturmaktır. Turkiyede en değerli fikir ve ilim adamları muhalif oldukları ya da siyasi istikrarsızlıkların kendilerini muhalefete sürüklediği dönemde çıkmıştır .

Şu an Türkiye de muhalif bir düşünceye sahip olmanın böyle bir getirisi çok yok ! Tabi hayat boşluk kaldırmıyor ve bu boşluğu dolduran kışı ya da söylemleri elbette çıkarıyor.

Çeşitli PR çalışmalarıyla ortaya atılmış modeller var. Bir şekilde tutmaları için çaba sarf ediliyor. Sanırım işlerin mutfağında da toplumun nabzını tutmayı çok beceremeyen akademik ekipler var.

Toplumda çok karşılığı olmayıp bir şey vadediyorlar gibi görünenler de bunlara dahil. Bunun dışında kendi tozpembe dünyasında at koşturan enteller var. Bu kesimde hayal ve gerçek arasında sıkışmış kalmış.

Ortada daha farklı malzeme olmayınca da millet bunlara sarılıyor ister istemez.Tabiri caizse "koyunun olmadığı yer ...." gibi "Kahtı rical in ortasında Abdurrahman Çelebi" oluveriyorlar.

Pratikte alakası olmayan "Adalet" "Merhamet" " Vicdan" gibi söylemlere sarılıp pirim yapabiliyor. Pratiğe vurunca "kazın ayağı hiç te öyle değilmiş..." dedirtecek sözler baştacı edilebiliyor.

Mevzunun siyasetinde değilim. Zaten siyasi değil sosyolojik bir durumdan bahsediyorum !

Üretkenliği yitiren ve hamasetle beslenen fikir ve hareketler sönüp gitmeye mahkumdur. Alternatif ortaya çıkana kadar ise sancısını toplum çeker.
Kahtı rical sancısının faturası ise yeri gelir "bir neslin kaybı" dahi olabilir. Hiç olmadı da değil!

Peki yazık değil mi !?

Olayın iktidar boyutunu da gelecek yazı da inceleriz inşallah.
Selam sevgi ve muhabbetle..