Kocanın karısını dövmesinin, ona şiddet uygulamasının kaynağı din olamaz. "İslam emrettiği için karımı dövdüm" diyen bir kişi de herhalde şimdiye kadar çıkmamıştır.Kur'an erkek ile kadının arasında sevgi ve merhametin varlığını Allah'ın varlığının delilleri olarak kabul etmiştir: "Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O'nun (varlığının ve kudretinin) delillerindendir. Şüphesiz bunda düşünen bir toplum için elbette ibretler vardır."(Rum,21).

Kadına şiddeti kesinlikle reddeden Sevgili Peygamberimizin (sav) hadis ve uygulamalarına baktığımızda şu önemli hususları görmekteyiz. Hz. Peygamber (sav) hayatı boyunca kadınların problemleri ile ilgilenmiş, onların eşleri ile olan anlaşmazlıklarında arabulucu olmuş, haklarını korumuş ve erkeklere eşlerine güzel davranmalarını öğütlemiştir. "Kadınlarla iyi geçinin" (Nisa,19) ayeti, Hz. Peygamber'in hem aile hayatındaki yerini almış hem de ashabına verdiği tavsiyelerde önemli bir yer tutmuştur.

"ELİ SOPALI ERKEKLERLE EVLENMEYİN"

Kadınlara iyilik yapmanın, onlara şefkatli davranmanın imanın bir işareti olduğunu açıklamıştır. Nitekim Resulullah (s.a.s.) şöyle buyurmuştur: "Sizin en hayırlınız, eşlerine karşı en iyi davrananlarınızdır. İçinizde eşlerine karşı en iyi davrananınız da benim." Başka bir hadiste Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:" "Müminlerin iman bakımından en olgun, huy bakımından en güzel olanı, huyca kadınlarına karşı en güzel olanlardır."

Hz. Peygamber, kadının maruz kaldığı baskı ve şiddete karşı sert tavır göstermiştir. "Aile içinde olur böyle şeyler" demeyip mağdur olan kadının şiddete dayanmaya zorlamamış, eşine şiddet uygulayan kocayı eşinden ayırmıştır. Dolayısıyla Resulullah (s.a.s), kadınların dövülmelerini boşanma sebebi saymıştır. Hz. Peygamber, kendisine danışan kadınlara, eli sopalı, hanımlarını döven erkeklerle evlenmemelerini tavsiye etmiştir.

SİNİR,BEYİN VE GÖZLER

TRT de yayınlanan "Ömür Dediğin" adlı genellikle yaşlı ve mutlu dede ve neneleri tanıtan güzel bir program vardır.Bu programda en çok dikkatimizi çeken husus 'Sağlıklı ve Uzun Ömürlü ' ailelerin varlığıdır.Dikkat ederseniz sadece "uzun ömür" değil, "sağlıklı uzun ömür".

O programda en çok dikkatimizi çeken iki husus vardır:

1-Erkek derki "Eşimin her işine karışmadım",

2-Kadın da der ki "Eşimin gücünün üstünde bir şey istemedim.Yani onu zorlayan masraflara sokmadım."

Bu iki husus basit gibi görünse de aslında huzurun iki basit formülüdür.Günümüzde maalesef erkek kadının her işine karışıyor,kadında erkeğin gücünün üstünde onu masraflara sokuyor.Netice de biriken sıkıntılar günün birinde patlak verecek duruma geliyor.

Bilim adamları derler ki insanın vücudundaki bütün hücreler kendilerini yeniliyor ancak üç organ kendini yenileyemiyor.Bunlar: Beyin,Sinirler ve Gözdür.

Size çok ilginç gelebilir ama evlilik hayatımızda bu üç organ ön plandadır ve en çok yıprananlardır.Eğer huzursuz ve mutsuz isek sinir sistemimiz mahvolur .

Şiddetin ana kaynaklarının başında sinirlerin yıpranması gelir.Sinirler yıprandığı zaman sabır ve tahammül ortadan kalkar.Huzursuz ve mutsuz bir aile de beyin yine çok yıpranır.Beynin yıpranması şiddetin gelmesi demektir.Çünkü akıllı ve mantıklı düşünme ortadan kalkar.Gözün evlilikle ne alakası vardır demeyin.Güzel gören güzel düşünür,güzel düşünen hayatından zevk alır.

PTT (PİJAMA,TERLİK,TELEVİZYON)

Bizler genellikle dışarıdaki insanların gözleri için şık ve güzel giyiniyoruz.Evde hanımlar dağınık giyinirken erkekler de PTT (Pijama,Terlik,Televizyon) metodunu uygulamaktadır.

Ve neticede şu fıkradakine benzer bir durum ortaya çıkıyor:

Balıkçı bağırıyormuş:

-Balıklar canlı canlı,balıklar canlı canlı.

Oradan geçen 70'lik bir nine balıkçıya şöyle seslenir:

-Evladım, balıkların taze mi?

Balıkçı biraz kızar halde,

-Teyze! Balıklar canlı canlı dedik ya!

Bunun üzerine teyze şöyle der:"Evladım bende canlıyım ama taze değilim".

Bu fıkrada olduğu gibi mutsuz evlilikler canlı gibi yaşıyor ama taze,huzurlu ve mutlu değillerdir.

Rabbim cümlemize huzur ve mutluluklar versin.Amin