Günümüzde İslam’a yapılan saldırılar yetmiyormuş gibi bir de Müslümanların kendi aralarındaki tefrika ve ayrılıkları hepimizi üzmektedir. Bir çok alandaki ayrılıkların yanı sıra İslam akaidini (İnancını) ilgilendiren konularda yapılan yanlışlıklar dine zarar vermektedir.

Karşılaştığımız , bizi üzen ve inancımıza da zarar veren fikir akımlarından birkaç tanesi de gün geçtikçe yayılmaktadır.Bu konuların başında okunan Kur’an’ın ölülere faydası olup olmadığı,Kabir azabının olup olmadığı v.b.tartışmalardır.Bu konular ile ilgili ayetler ,sahih hadisler ve alimlerimizin görüşleri kesin olmasına karşılık nedense bilerek veya bilmeyerek bu tartışmalar hala devam ettirilmek istenmektedir.

Oysa tamamen ahiret ile ilgili olan bu konularda şüphe uyandırıp gereksiz tartışmalara girmektense bataklığa saplanmış günümüz gençlerinden birkaç tanesini kurtarmak daha hayırlı bir iş olmayacak mı?

Okunan Kur’an’ın ölülere faydası olmadığını söyleyen kişiye “Sende mezar taşına ‘EL FATİHASIZ’ dibine de ‘Bu ölüye sakın Fatiha okumayın çünkü İnanmazdı” yazdır , demiştim.O kişi de “hocam buna cesaret edemem” demişti. Gerçekten de akl-ı selim ile olaya baktığımız zaman yanlışlarımızı kendimiz de rahatlıkla görebiliriz.

Kur’an elbette diriler için inmiştir. Ama Kur’an o kadar Yüce bir kitap ki dirilere merhamet ölülere de rahmettir. Ayrıca şunu da unutmayın ki bir çok insan sadece Cuma akşamları ölmüşlerine Yasin okumak için Kur’an’ı eline alıyor.Eğer bu fitne yaygınlaşırsa haftada bir Yasin okuyan insanı da Kur’an’dan koparırsınız.
Müslümanların arasına sokulan fitne tohumlarından bir tanesi de kabir azabının olmadığı yalanıdır. Oysa bu konu ile ilgili onlarca delil bulmak mümkündür.Bazıları şunlardır:

1- Kuran-ı kerimde “Onlar, sabah-akşam ateşe sokulurlar. Kıyametin kopacağı günde, Firavun hanedanını azabın en çetinine sokun denilecek”(Mümin,46) buyuruluyor Sabah-akşam görecekleri azap, Kıyametten öncedir. Âyetin devamında onların şiddetli azaba sokulacağı bildiriliyor. Birincisi kabir azabı, ikincisi ise Cehennem azabıdır.

2-Nuh suresinin, “Günahları yüzünden suda boğuldular, ardından da ateşe atıldılar” mealindeki 25. âyet-i kerimesinde geçen” Feüdhılu” kelimesindeki ‘F’ harfi, hiç ara verilmediğini gösterir. Yani (Suda boğulduktan hemen sonra kabirdeki azaba maruz kaldılar) demektir.

3-Peygamber efendimiz (SAV)buyuruyor ki:


-(Kabir azabı haktır.) [Buhari]
-(Kabir ya Cennet bahçelerinden bir bahçe veya Cehennem çukurlarından bir çukurdur.) [Tirmizi]

-(Kabir azabının çoğu, üzerine idrar sıçratmaktan olacaktır.)[İ.Mace, Nesai]
-(İdrardan sakının Çünkü kabirde ilk hesap bundan olacaktır.)[Taberani)

-Peygamber efendimiz bir cenazede, (Ya Rabbi bunu kabir azabından koru) diye dua etmiştir. (Müslim, Nesai, Tirmizi)


4-Mısır’lı müfessir Muhammed Abduh şöyle anlatır:

”Bizim köyde kabız olan atları Hırıstiyan mezarlığına götürürlerdi.Mezarlık alanında bir müddet kalan atlar dönüşte ishal olurlardı.Sebebi de o mezarlıkta yatan Hırıstiyanların çektiği kabir azabını atların hissedip korkmalarıydı.”

Nitekim bazı rivayetlerde insanlar hariç bütün canlıların kabirdekilerin çektiği azabı hissettiği anlatılmaktadır.
Elbette Din adı altında anlatılan bazı hurafeler vardır. Onların ne oldukları zaten bilinmektedir. Ancak hurafe adı altında İslam’ın akaidini (inancını) bozmak ayet ve hadisleri görmemezlikten gelmek İslam’a vurulan el büyük darbelerden birisidir.

Unutmayın: Ağaçtaki kuru dalları budamak isteyen birisi dikkat etmezse ana dallara ve gövdeye de baltayı vurursa ağacın kurumasına sebep olabilir.
Aman dikkat


Abdulvasih DURAN