Gözümüz aydın, 2 yeni hastalık daha türedi! NOMOFOBİ ve FOMO. İngilizce "No Mobile Fobia''dan türetilen Nomofobi kavramının Türkçe karşılığı cep telefonundan mahrum kalma korkusudur. Bu durum özellikle sosyal ağlara sürekli bağlanmak isteyen gençlerin günlük yaşantılarını olumsuz yönde etkilemekte.

İnternet ve sosyal medya bağımlılığının bireyler üzerinde diğer bir olumsuz etkisi ise gündemi kaçırma korkusu olarak bilinen"FOMO" (Fear of Missing Out) dur. Başkalarının yaşayabileceği deneyimler ve günlük aktiviteler hakkında habersiz kalma konusundaki endişe olarak tanımlanan FOMO, başkalarının yaptıklarıyla sürekli bağlantı kurma arzusu olarak ifade edilmekte.

Eskiden facebook yoktu, facetoface vardı iletişim yüz yüzeydi. Beğeni sayısına bakmazdık yaptıklarımızı Allah beğensin yeter diyorduk. Melekler like atsın yeterdi yani. Takipçi sayımız takip ettiğimiz kişi sayısına göre değişiyordu.

Takip etmek nasıl oluyordu derseniz; sohbete davet edeceğimiz kişiyi teneffüste yakalayıp çay, tost ısmarlayıp veya sınıfa girip ders programı, eşantiyon malzemesi dağıtıp, çıkışta yemekli sohbetimiz var diyerek aynı zamanda takipçi sayımızı da artırıyorduk. Yemek derken 1 meyve suyu 1 kek ile gençler kek oluyordu. Hatta yanında arkadaş getirene 2 kek verirdik.

Youtube'dan alacağımız madalyadan, dünya ve içindekilerinden, kızıl develerden, kırmızı Porsche, Ferrari'den daha değerli olan bir şey vardı: 1 kişinin sizin elinizle hidayete ermesi, iyiliklerle güzelliklerle buluşması. Siz dünyadan göç etseniz bile onun işlediği güzellikler de sizin sayfanıza, duvarınıza yazılacak.

Namaza alıştırdığın genç namaz kıldı, Kur'an okudu, ilim meclislerinde bulundu hemen melekler seni de etiketliyor sevaplardan, beğenilerden sen de haberdar ve hissedar oluyorsun. Bilmem anlatabiliyor muyum?

Sosyallik dediğin budur, sosyal medya insanı asosyal yapıyor. Her şey yapay, yapmacık, tek tuşla her türlü duygunu ''ifade edebiliyorsun'' Arkadaşınızın başı mı dertte veya hasta mı? Çözüm basit: şu icon, simge yeterli: LVeya bir ülkeye meydan okumak mı istiyorsun? Sarıl klavyene: Kahrolsuunnİsraaill!

Eve tıkanarak, cep telefonu veya bilgisayar başından kalkmayıp insanlarla iletişim kurmayıp nasıl sosyalleşebiliriz ki? Kendimden örnek vereyim; sessiz sakin, 10 kişi karşısında konuşmaya çekinen biriydim. MGV-AGD çalışmaları içerisinde yer alarak, ufak ufak söz alarak daha sonra da mikrofon alarak radyoculuk yaparak açıldım da açıldım. Şimdi stadyum dolusu insan olsun karşımda sorun değil ama tuhaftır az kişi olursa heyecanlanıyorum nedense J

Sosyal medyadan uzak durun demiyorum çünkü ben uzak değilim, durabiliyorsanız durun tabi duramıyorsanız bari kanalıma abone olunJ Aman internet sizi u-youtube uyuşturmasın, gerçek hayatı ahiret hayatını, gerçek kardeşliği, imtihanı unutturmasın. Facebook'a baktığımızın çeyreği kadar feyzbook olan Kur'an'a baksak, Kur'an ayetlerini tıklasak şifresiz, modemsiz, direkt cennete download oluruz Allah'ın izniyle.

Fenomen olmak, ouuuvv herkes sizi tanıyacak ne olcak tanısa, bakkalda ekmeği yan komşu ile yine aynı fiyata alacaksın, aynı hesabı ödeyeceksın, aynı durakta otobüs bekleyeceksın, anladın mı maykılceksın? JHeemaykıl gibi milyonluk takipçin olur, herkes sana sponsor olursa o ayrı konu. O zaman beni bulparayı harcamana yardımcı olurum JHarcanan herşey biter ömür biter, para biter, su biter, ekmek biter,pil biter, hayat biter. Fenomen olsan da biter. O yüzden fenomen değil fanimen'iz hepimiz. Dünya fani, geçici çünkü.

Makam, mevki, para, pul,takipçi,izlenme sayına güvenme delikanlıı! Hepsi gider kalırsın tek başına o yüzden gerçek dostlar edinmeye çalış sonra ''kendim ettim kendim buldum'' dersin.Peki çözüm nerde? Çözüm seni sadece Allah için seven, arayan, soran, bir kişiyi daha yanlışa düşmekten nasıl kurtarırım diye dertlenen arkadaşlar, abilerde çözüm. Dünyayı rahatından vazgeçebilen, dertli insanlar kurtaracak ve Allah hepimize bu derdi versin. İyi dertler arkadaşlar!