Feleğin çemberinden geçmenin mecburiyetinde bitmiş akbil davası
Ne ilginç gideceği durağı bilmeden gelemeyen otobüsle saldım çayıra kavgası
Yıllar utansın derken on beşinci yaş günü sonrası
Bende yaşlandım amma anlayanım olmadı frekansı
Bugün benim efkarım var ve her gün açığız hazırlığında
Demlenmeye sebep lazımlığı
Hep bir intiharın ucunda gündüzlere beş kala
Gündüz konuşacaktım ama sen yoktun gibi daimi meşgul tonunda
Hep mi yorulacağım bu hayat ben varım içinde çıkmazıyla
Çıkar bir yol da istemem gelecekse gelsin hayat diyor kolaylıkla
Adaletin bu mu dünya konumu belirsiz tadında
Çorbasına bir tuz olaydım demek bilmez hep acısına
Talihi yok ve bahtı kara bıraksan neler yapacaktı
Bırakmayın beni zira en güzeli oturup aha böyle kalmaktı
Dönüyor pervaneler bir karanlık endamıyla buradan çıkış yok
Desene çıkmak isteyen de yok
Çok mu dertsiz duruyorum uzaktan bakınca
Uzaktan ne bakıyorsun yakına gel tek kalınca
Kahpe imiş bu dünya kimliği belirsiz
İçinde en zevk aldığı evdekiler gitsin de kalakalsın kimsesiz
İtirazı var ancak ne varsa diyerek geliyor manzaraya karşı
Bende var diyor gibi hep aynısı işte acıların çocuk mantısı
Kırılmadık cam kalmasın aramızda kesilsin ellerim yok mu pansuman yapacak narası
Birazdan kapı çalsa da babam gelse ellerinde dondurmalar hem de çikolatalı
O yapraklar hep soluktur aylardan son bahar
Aslında tatile gidebilseydik daha çok severdim yazı
Tanrım beni baştan yarat diyerek sipariş noktasına gelmiş cambazı
Daha iyi bir sirke ihtiyacım var diyecekken kanıp gidiyor bakışları
Beni azat et demekten bıkmayanın bakmadığı posta kutusunda yok celp kağıdı
Mahkeme burada değil desem acep anlaşılır mı
Bitmez marşlarla yürüyen de kalmadı ama bir denesek
Arkadaş biri de dese ya, ikindi okunuyor yoldaş duyduğun marşların atası
Alayına isyan diyerek aradığımız alayı içinden çıkartacak haberi yok
Yine başa dönüyor ve nakarat
Fesubhanallah
Ve Subhanallah bir doğru dese iş bitecek