İçindeki isyankara sus diyemeyen ve sus demek de istemeyen birinin soracağı en temel soru şu olacak:

İsyan etmeyip de ne yapalım?

Bu bir soru değil. Bu bir yargı.

Bu yargılamaya geçtiysen; işin bir tarafında hakim bir tarafında avukat bir tarafında savcı bir tarafında da ister suçlu isterse iddiacı olsun başkaları olması gerek. Ama mahkeme salonunu sen kurmuşken, mahkemenin her tarafında senin olduğunu görmen gerek.

Mahkemenin bütün cihetlerinde senin olduğun bir durumda kendi adına çıkarabileceğin bütün kararlar aslında seni kuşku götürmez bir kurtuluşa çıkarmaktan ziyade daha büyük bir hengameye götürecektir.

İsyan, hengamenin en cılız sesidir.

Şimdi söyleyeceklerimi anlayabilmen için kurduğun kurtuluş formülünün içindeki değeri bulman ve hakimiyet düşüncesiyle kurduğun mahkemeni yıkman gerekiyor. Kendi mahkemesini kendi eliyle kurunca üstüne bir de isyan halindeyse insan, pek de adaletli sonuçlar çıkmıyor. Adalet için senin dışında bir mahkeme ve yargılama gerekiyor.

Mahkeme salonundan bahçeye çıkıp derin nefes aldığında sana sunabileceğim iki ayrı çözüm yolu var. Bundan çok daha fazlasını elde edebiliriz ama en az ikisinden bahsedelim ki yıktığın şeyin bir değeri olsun. Sonuçta bir şeyleri yıkmak için yola çıktıysan, isyan bu yıkıntılar arasından ulaşabileceğin yeni bir değeri sana vermek istemez. Senin almak istediğin şeyi elde edebilmen içinse isyanı çoktan ardında bırakmış olman gerekiyor.

Şimdi bir şeyi bırakıp bırakmadığını anlamaya çalışacağız. Ama bu sefer farklı bir yol deneyelim. Başta söyleyeceğim şeyi sonda söyleyeyim, sonda söyleyeceğim şeyi başta söyleyeyim.

İsyan, sonda elde etmek istediğimiz şeyi başta söylemekse; senin beni anlayabilip, benim sana bunu aktarabilmem için senin yöntemlerini tercih ediyor olmamız lazım. Her ne kadar tüm yöntemlerin seni yöntemsizlikle suçlar bir duruma getirip sonuçta kendini beraate götürüyor olsa da...

İki şey oldukça önemli. Bu iki şeyin içerisindeki diğer iki şey birbirleriyle kıyas edildiğinde, bizlere oldukça dengesiz bir zemini gösteriyor.

Bunlardan ilki, doğru ve yanlış algısıdır.

Doğru genel olarak senin aradığın, yanlışsa bulduğundur.

"Aaa ne alakası var canım, olur mu öyle şey? Bulduğum şeylere yanlış diyorsun. O zaman doğruyu aradığımı nasıl iddia ediyorsun?" diyeceksen, evet ben de tam onu demek istiyorum. Eğer doğruyu arıyorsan bulduğun şeylerin her birine yanlış demen lazım.