-Şimdi hatırlasana, Allah (c.c.): "Fakat alemlerin rabbi Allah dilemedikçe siz (hiçbir şey) dileyemezsiniz!" diyor. Firavun da: Ben sizin en büyük ilahınız değil miyim?" dedikten sonra "Ben izin vermeden nasıl iman edersiniz?" diyor Hz. Musa ile yarışan sihirbazlara.

-Dolayısıyla hocanın, istemek üzerinden bir tanrılaşma fikri aslında mantıklı gibi geliyor.

-Yani insanların ne isteyeceğini tasarlamak ve bunun üzerinde kafa yormak hatta isteklerin temelini ya da arka planını düzenlemek sanki tanrılaşmaya sürüklüyor güç sahiplerini.

-Yalnız hoca, bu tanrılaşma fikrini İslam dinindeki anlayışla değil de batıdaki teoloji üzerinden tanımlıyordu, değil mi?

- Evet, evet... Cümlelerin arasında öyle bir şey de demişti. Batılı kafa, Tanrı Zeus'u Olimpus Dağına indirmişti. Bazen de otorite gibi bir anlamda kullanılır bu kelime, falan demişti.

- Daha önceleri kişisel gelişim konusuyla ilgilenirdik . O günlerden hatırlıyor musun bilmem, bazı konferanslarda dinlediğimiz; çok tekrarlanan bir söz vardı. "Siz isterseniz, siz isterseniz, siz isterseniz..." diye sürekli vurguluyorlardı. Şimdi düşünüyorum da acaba bunlar bizim, "kendimiz" dediğimiz nefsimizin bir küçük küçük Tanrılar olmasını mı istiyorlar?

-Aslında hoca bunları söylemedi fakat bakıyorum sen de ekleme yapıyorsun.

- Yaaaa, o kadar olsun... Biz de düşünce tarlasında bir şeyler ekelim yani, değil mi?

-Evet, buradan devam edelim istersen. Düşünsene annesini-babasını dinlemeyen, örfünü-geleneğini görmezden gelen, milli-manevi değerleri yok sayan ve sadece dünyanın etrafında döndüğü merkezde kendisini ebediyen konaklayacağını sanan modern insanlar, içlerinde bir firavun hissi taşıyor olmasın.

-Bak hoca da burada olsaydı belki de bir ayet söylerdi bize konuyla ilgili.

-Evet, yok ama ben sana söyleyeyim hangi ayeti okuyacağını: "Ey habibim, nefsini ilah edineni görmedin mi? Onların gözleri vardır görmezler, kulakları vardır duymazlar, kalpleri vardır anlamazlar. Onlar hayvan gibidirler. Hatta hayvandan da aşağıdadırlar."

Ayet numarasını sorma bana, pek hatırlamıyorum ama böyle net bir ayet var.

-Aferin ulen, Allah'tan hocayı iyi dinlemişsin. Hoşuma gitti bu çıkarsaman.

-Maalesef bugün modern, çağdaş dünyada internet üzerinden; reklamlarda dizilerde, filmlerde... Bildiğin bütün iletişim yönlerinden insan tekine böyle telkinler veriliyor. İnsanın nefsini azdıracak nice cümleler durmadan zihinlere lazerleniyor.

-Bak sende Allah'ın sözünden yola çıktın çağdaş dedin, güncel dedin duruma bağladın. Edebiyatçı da bu istekler konusundan yola çıkıyor. "Üst akıl" denilen bazı azınlıkların, dünya insanlarının hayatları hakkında karar verdiklerini... İşte 500.000 insan olursa dünyanın daha rahat yaşanabilecek bir yer olduğunu ve dolayısıyla diğer insanların ölmesi gerektiğini... Bu sebeple laboratuvarda üretilmiş koronavirüsün çıkarıldığını... Salgının doğal bir salgın olmadığını ekranlarda herkes konuşuyor. (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)