Türkiye istatistik kurumu her ay düzenli olarak birçok veriyi açıklıyor. Her ne kadar birçok eleştiriyi alsa da ekonomik anlamda değerlendirmeler için göz önünde bulundurulan veri kaynağının başında geliyor. Geçtiğimiz günlerde de temel ekonomik değerlendirme verilerinden biri olan işsizlik rakamları açıkladı. Şimdi bu veriler ışığında değerlendirmelerimizi yapalım.

Oransal olarak geçen senenin aynı dönemine göre %2,9 puanlık artışla %14 seviyelerine gelmiş bulunmaktadır. Rakamsal olarak karşılığı ise 4 Milyon 650 bin kişidir. Bu veriler 15 yaş üzeri yaş grubunun iş gücüne katılımı baz alınarak yapılmaktadır.

Genç nüfustaki işgücü durumunu değerlendirmemiz gerekirse ;(15-24 yaş) işsizlik oranı 6,6 puanlık artış ile %27,4 olurken,15-64 yaş grubunda bu oran 2,9 puanlık artış ile %14,3 olarak gerçekleşti. Ek olarak kayıt dışı artışı %2,1 artışla %36'lık seviyelere geldi. Kamusal istihdam da %7,4 artış kaydetti.

Rakamsal olarak açıkladığımı verilerin hepsi göreceli olarak son derece yararlıdır. Eminim birçok kişi sohbetlerinde bu gibi verileri paylaşıyordur. Ancak veri sonucun rakamsal göstergesidir. Sonuçların değişmesi için nedenlere ve temellerine inmemiz gerekmektedir. Yukarıda işsizlik tablosu ile birlikte daha önceki yazılarımda paylaştığım genç nüfus verilerini de paylaşmak istiyorum. Burada gördüğümüz tablonun çözülmemesi ileriki yıllarda kronik işsizlik süreçlerimizin devam edeceğinin baş göstergesidir. Çözüm için temelde ailelere kadar inilmesi gerekmektedir. Her zaman söylediğim gibi 2030 yılında bugünkü mesleklerin %50'sinden daha fazlasının olmayacağı düşünülürse eğitim ve istihdam politikasında ailelerle birlikte çalışmak son derece önemlidir. Meslek seçiminde yetenek tespitinden ziyade ailelerin yönlendirmesinin hakim olduğu düşünülürse sorunun temeli için aileler kritik başarı faktörüdür. Örneğin her çocuk üniversite okuması için güdülenmekte, aileler önemli kaynakları çocuklarına harcamakta, çocuklar sınavdan sınava koşmakta, sonrasında da ülkemizin mesleki ihtiyacı tespit edilmediği için çocuklara meslek seçimi yaptırılmakta ve en son neticede bizler de işsizliği konuşmaktayız.

Diğer taraftan verileri incelemeye devam edelim. Kayıt dışı oranının artışını görüyoruz. Birçok alanda kayıt dışı ile mücadele edildiği göz önüne alındığında bu mücadeleye rağmen neden artış kaydedildiğine bakmamız gerekiyor. Göç politikası, vergiler politikaları, vergi artışları teşvikler ve yatırımlar gibi başlıklar aslında kayıt dışı yönetimi için önemlidir. Her bir başlık üzerine sayfalarca yazılabilecek alanlardır.

Son olarak kamusal istihdamdaki artışa değinmek istiyorum. İşsizliği desteklemek ve ihtiyaç çerçevesinde kamusal istihdam yapılmaktadır. Ancak burada standartların ve performans kriterlerinin belirlenmemesi dolayısıyla bir takım sorunlar ortaya çıkmaktadır. Verimlilik açısından sorgulanan işleyiş aynı zamanda genç nüfusun özel sektöre bakışına direk etki etmektedir.

Netice olarak karar vermemiz gereken konu işsizliğin mi yoksa mesleksizliğin mi konumuz olması gerektiği ve temeline nasıl ineceğimizdir.