Altınoluk'un 2014 - Ekim sayısı... Kapağında Rasulullah sallallahü aleyhi ve sellemin bir sahabiye söylediği "Kalbini yardında mı baktın?" sözü var. İslam anlayışlarındaki kimi sapmalara ve o sapmalar üzerine icra edilen vahşete işaret ediliyor o sayıda.

O sayının "İslam'ı doğru anlamak" konusunu vurgulayan "sunuş" yazısını paylaşmak istiyorum sizlerle. Bugün gençlerin dünyasında din konusunda savrulmalar üzerinde durulurken, bu meselenin de hayati önem taşıdığını unutmamak lazım. İşte o sunuş yazısı:"İslam'ı anlamak ve doğru anlamak.Anlamak ne kadar hayati ise, doğru anlamak da o kadar, belki hatta daha hayati.Gıdanın miktarını ayarlamak, ilacın dozunu bilmek gibi bir şey bu. Bunun ne kadar hayati olduğunu, bizim nesillerimiz de, İslam coğrafyasında yaşanan hadiselere bakıp anlayabiliyor.

Kaldı ki, "Doğru anlama" işi, bütün zamanlarda hayati değerini korumuş.
Bir Kur'an ayetini Hazreti Ali'yi katletmek için gerekçe haline getirebilen çılgınlık, tam da İslam'ı doğru anlamanın hayatiyetini ortaya koyuyor.
Bir başka sapkınlık, Rasulul­lah'ın en yakın dostlarına sövmeyi ibadet haline getirebiliyor.


Başka, başka, başka sapkınlıklar...İşte oralardan nerede ise bilcümle Müslümanların üzerine küfür damgası vurmaya kadar uzanıyor.
Küfür damgası ve canının, malının, ırzının helal hale getirilmesi...
Fitnenin karanlık geceler gibi çökmesi Müslümanların üzerine.
Bunu belki bir zaman küçük küçük ortamlarda yaşadık. Bir gün, Kur'an'dan üç ayet öğrenen evladın anasını - babasını küfürle itham ettiğini gördük.
Sonra örgütleniyor sapkınlık ve güç kullanmaya başlıyor. Bazan devlet oluyor.

Ondan sonra gelsin, "İslam adına" diye başlayan insafsızlıklar serisi.
İnsafsızlığın en katmerlisi, bizatihi İslam'ın muazzez şahsına yöneliyor. Çünkü asla İslam olmayanı, İslam'ın asla tasvip etmeyeceği şeyi, İslam'a nispet edilmesi başlı başına İslam'a karşı zulüm niteliğinde olanı İslam'ın üzerine yükleniyor.Ondan sonra Müslümanlar, üzerlerine düşürülen vahşet tortularını silmek için uğraşıp dursunlar."Bu işin ahiret hesabı nasıl verilir?" sorusunu sorar mı bu sapkınlığın ve kıyıcılığın mimarları?

Allah'ın huzuruna nasıl çıkar bu dosyalar? Allah'ın Rasulü'nden utanmaz mı bu işlerin içine girenler? Altınoluk bu sayısına kapak dosyası olarak "Büyük Fitne"yi aldı. "Tekfir ve cinayet sapkınlığı"nı... Rasulullah'ın büyük sorusunu koyduk kapağımıza: "Kalbini yardında mı baktın?"Demek istiyor ki Allah Rasulü sallallahü aleyhi ve sellem: "-Birisinin imanı hakkında hüküm vermek gerekirse, kalbinde olanı bilmek zorundasın. Gücün yetiyorsa yar da bak, orada iman mı var, başka bir şey mi, eğer onu kontrol etme imkanın yoksa, kimsenin üzerine küfür damgası vurup, canını almaya kalkma."


Gıybeti yasaklamış İslam, mü'min kardeşini yüreğinde öldürüp, sonra da ağzında çiğneme etini, demiş. Gıybet, yani mü'min kardeşini gerçek bile olsa hoşlanmayacağı şey ile anmak.Gıybet ne kelime, birbirine karşı yokediciliğe soyunan bir karakter bozulmasından söz ediyoruz.Geldik dayandık buralara. Bir yanda İslam'ın rahmet iklimine muhtaç insanlık, öbür yanda bu muazzez dini, terör gölgesine sokan çarpıklıklar...

Bu işin içinden çıkmalıyız.Kur'an'ı, Rasulullah'ın şerefli izini en nezih muhtevasıyla insanlıkla buluşturmanın, çağımız ya da bütün zamanların Müslümanları için hayati bir sorumluluk haline geldiğini bilmeliyiz.IŞİD MIŞİD gibi yapıların, dünyanın gerçek zalimlerini gizlemek için kullanıldığını da idrak etmeliyiz."

2018-MAYIS