Osmanlı Devleti'nde İznik'te Davud-u Kayseri ile başlatılan örğün egitim ve öğretim, Bursa - Çekirge' de Hüdavendiğar Sultan I. Murad tarafından inşa ettirilmiş ve zengin akar vakıfları ile desteklenmiş olan fevkani Sultan I. Murad Medresesi'nde sürdürülmüştür.

Söz konusu bu medrese, "Kaplıca Medresesi" adıyla şöhret bulmuştur. Tarihi süreç içinde cami ile bağlantılı veya bağlantısız olarak inşa edilen medreseler, kendi aralarında; müderrisine ödenen günlük ücrete göre: 20'li; 30'lu; 40' lı; 50'li ve de 60'lı olarak derecelendirilmişlerdir.

Bunların en yüksek derecesini "Sahn-ı Seman = Sekiz Sahn" ismiyle yad olunan Fatih Sultan Mehmed Han'ın İstanbul' da inşa ettirmiş olduğu -devrine göre sekiz adet görkemli medresedir ki burada görev yapan her müderrise 50 akça yevmiye tahsis olunmuştur.

Tıp ve fenni derslerin öğretildiği Süleymaniye Külliyesine dahil medreselerde görev yapan her müderrise, 60 akça yevmiye tahsis olunmuştur ki tahsis olunan bu günlük ücretler, o medresede yapılan eğitim ve de öğretimin kalitesini ve de yüksekliğini ifade etmektedir.

Devletin yükselmesine ve de güçlenmesine paralel olarak öğretim kurumları da yükselmiş yahut ta alçalmıştır. Osmanlı İmparatorluğu'nun gerileme devrinde öyle hazin durumlar yaşanmıştır ki "Beşik-Ulemalığı"nın dahi ihdas olunduğu zamanlar görülmüştür.

1718-1730 yılları arasında yaşanan Lale Devri'nden itibaren yapılan islahatlar ile terakki ve gelişmenin yolları açılmak istenmiş ise de-çok kerre-arzu edilen sonuç alınamamış; islahatlar, Sultan II. Mahmut (1808-1839) devrinden itibaren "Tanzimat" adıyla tepeden tırnağa sivil-asker tüm devlet yapısının değiştirilmesi cihetine gidilmiştir.

Bu arada eğitim ve öğretim kurumu olan medreselerin, öncelikle, proğramlarında değişiklikler, yapılmış ve fiziki yapılarında da değişiklik yapma yoluna gidilmiştir. Askeri amaçlı olarak yeni inşa edilen öğretim kurumları, "mektep "adı altında inşa edilerek öğretime açılmaya başlamıştır.

Böylece eğitim ve öğretim ile ilgili literatüre "medrese" adının yanına "mektep" de gelmiştir. Konuya, İnegöl bazında bakıldığında; Sultan Abdülmecid (1839-1861) devrinde İshakpaşa Medresesi'nin dershane bölümünde ilk defa "rüşdiyye mekte- bi"nın açıldığına şahit olunmaktadır.

Böylece; mahalle mektebinin üzerinde daha üst derecede eğitim ve de öğretim yapan İnegöl' de ilk defa bir "rüşdiyye- mektebi" açılmıştır. Bu mektebin ilk hocası da Buharalı İdris Efendi olmuştur .

Çınarlar Altı Çay Bahçesi ile İshak Paşa Camii arasına dört cepheli ve de fevkani olarak inşa edilen Türk ocağı binası'nın yapımı tamamlanınca İnegöl-Rüşdiyye Mektebi, eğitim ve öğretimini bu binada sürdürmeye başlamıştır.

Meşrutiyet devirlerine gelince; her mahalleye "mekteb-i nümune" veya "terakki-i perver" ve benzeri isimler altında İnegöl'de de yeni mektepler açılmıştır. Bunlardan öğrenci kapasitesi en fazla olanı, İshakpaşa Kervansarayı'nın yerine yapılmış olan ilk öğretim mektebi olmuştur.

Zira bu kervansaray, ilk defa yerel yönetimler kurulduğunda bu kervansaray, belediye başkanlık binası olarak kullanılmış; ancak yeni belediye binası yapılınca da burası, mektep olarak dizayn edilerek öğretime tahsis olunmuştur.