Hatimlerin okunduğu, ayetlerin ruhlara gıda olduğu Kur’an ayıdır Ramazan… Farklı mevzularda anlatılacak bir şeyler aramaya gerek görmediğim Ramazan’ın mübarek günlerinden birinde.
Kavurucu sıcaklara ara verilen bir gündü. Yaratıcı, kullarına acımıştı bir kez daha. Sabırları tükenmesin diye bir ikram mesabesinde olan rahmetini göndermişti. Gençler, parkın içindeki çardaklardan birinde iftarlarını açmışlardı. Serilmiş hasırların üzerinde akşam namazı eda ediliyordu. Uzaklardan ezgi nağmeleri ulaşıyordu hafif tonda. Etraf toprak kokuyordu denilecek bir atmosfer henüz oluşmamıştı.
Dudaklar vahyin hikmetlerini zikretmek için çırpındığında, gönüller kendisine ulaşacak ulvi anlamlara kulak kabartmıştı. Sözler kitabın ortasından cemrenin toprağa düşmesi gibiydi. Besmele ve hamdeleden sonra ilk cümleler ulaşıyordu hasretle bekleyen kalplere:
“Kitabın on yedinci cüzün ilk sayfasında Enbiya suresi yer alır. İlk on ayetinin manasını okuyunca Rabbimizin, inkârcıların gafletini ve bu gaflet ile diğer insanların peygamberlere karşı tutumunu eleştirir. Buna benzer ayetleri daha önce de okumuştum.
Bu tartışma içerikli ayetlerin üslubu beni etkilemişti. İnsanların inanması için akıllarını çalıştıracak her noktayı tek tek gidermeye çalışıyordu Rabbimiz. Bu mücadele biçimi de beni etkiler. Zira zalimlerin tutumuna karşı çok çaplı ve üst perdeden bir üslup geliştirir.
Birlikte okuyalım ve yorumlamaya çalışalım, anlamaya çalışalım. Zira “anlayasınız” diye indirdik buyruluyor.
“İnsanların hesaba çekilmeleri yaklaştı. Halbuki onlar gaflet içinde yüz çevirmekteler.” “Hesaba çekilme, hesap verme” insan hayatının tümünü etkileyen bir mevzu. Hayatın içindeki tüm davranışların “nedeni ve niçini” için cevap istenecekti o mühim vakitte. Davranışların kitaba uygunluğu masaya yatırılacak ve kitabına uydurulduğu tespit edilen davranışların acı karşılığı verilecek bir gün olacaktı.
Denetlenme, sorgulanma duygusu insanı terbiye eden bir haldir. Bir gün hesabını vermek durumunda kalınca insan, ona göre davranıyor. Hesabı unutturan en kötü psikoloji; gaflet ve yüz çevirmek”
Rablerinden kendilerine yeni bir öğüt (bir uyarı) gelmez ki, onlar mutlaka onu alaya alarak, kalpleri de gaflette olarak dinlemesinler. O zulmedenler gizlice şöyle konuştular: Bu da ancak sizin gibi bir insan. Şimdi siz, göz göre göre sihre mi kapılacaksınız?
“Bir uyarıcıyı alaya almak” noktası dikkat çekicidir. Vahyi getiren bir peygambere karşı takınılan bu tavır, vahye karşı ve vahyin sahibine karşı takınılan tavırla aynıdır. Dolayısı ile vahyi görmezden gelmek, hayatı vahye göre yaşamamaktır. Ve kötü ve yanlış bir hesap yapmaktır.
Gizli konuşmalar, Kitabın başka ayetlerinde de ele alınır ve yasaklanır. Çünkü gizli konuşmaların içeriği olumsuzdur, kötüdür. Birileri duymasın diye kapalı kapılar ardında yapılan fısıldaşmalar yasaklanmıştır. Ancak ille de gizli konuşulacaksa Allah’a ve Resulün (sav)’e itaat ile iyilik tavsiye edilmelidir, buyrulur.
Dikkatimi çeken “bu da sizin gibi bir insan” cümlesi… Ne demek şimdi bu? Küçümseyici ve aşağılayıcı bir tavır mı? Bir insan sizi uyaramaz mı yani? Yani peygamber olamaz, olmamalı, öyle mi? İnanmanız için peygamber bambaşka biri mi olmalı? Zengin, varlıklı ve illa ki gücü ve kuvveti olan birisi mi? Eeee sonra? Bu gibi insanlara, yani “sizin gibi olan” birine inanıp söylediklerine tâbi olamazsınız, olmamalısınız. Çünkü bizim, sizin üzerinizde kurduğumuz sistemi yok sayamazsınız. Dillerinin altındaki bakla budur.
“Bu da sizin gibi insan” konusuna eğilirsek… Hakikaten doğu ve batı kültürlerinde yazılmış efsanelerde kahramanlar her zaman yüce insanlardan çıkar. Halk, lideri büyük görmek ister. Kendisi gibi olduktan sonra neden peşinden gitsin ve niçin onun bayrağı altında
çarpışsın ki?
“Peygamber onlara dedi ki: Rabbim yerdeki ve gökteki her sözü bilir. O hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.
Rabbimiz, peygamberinin dilinden gizli konuşmalarda inkara ve isyana çağıran o zalimlerin konuşmalarını bildiğini aktarıyor. Kapalı kapılar ardında alınan kararların, karanlık zihinlerin ürettiği fikirleri de bilir. Aslında diğer ayetlerden ilhamla, İslam düşmanları, müslümanları bölmek ve zayıf düşürmek için plan yapar ve tuzak hazırlarlar. Uzak ya da derin bir anlam da olsa, “ey Allah’ın inanmış kulları zalimlerin ne yapacağını siz de bilin ve tedbir alın” mesajını da okuyabiliriz bu ayetten.
DEVAMI PAZARTESİ