İNSANI ÇIPLAK GÖSTEREN GÖZLÜK


Bilim adamları, özel bir sistem geliştirdi. Henüz cep telefonlarında ve kısa bir mesafede kullanılan sistem, duvarların arkasını görüntülüyor ve
insanları çıplak gösteriyor.


Çizgi roman tutkunlarının en çok merak ettiği süper güç, Superman?in
duvarların arkasını görebilme özelliğiydi. Bilim adamları bu isteği gerçeğe
dönüştürdü. Cep telefonu, oyun konsolları ve diğer ev aletlerinde kullanılan
CMOS çipini inceleyen uzmanlar böylelikle bilim dünyasında çığır açılacağını
söyledi. Şimdilik sadece ufak ev aletlerine sığan ve kullanım alanı sınırlı
olan mikroçip aracılığıyla duvar, plastik ve tahtaların arkasının
görünebileceği açıklandı.

Tıp dünyasında da kullanılan röntgenin bir benzeri olan ?terahertz? kullanan sistemin en ilgi çekici yanıysa insanları çıplak gösterebilmesi. Henüz gözlükler ışın dalgası yüzünden objeyi mavi gösteriyor.

Yakında cep telefonu aracılığıyla insanların çıplak görülebilmesi mümkün
olacak.

Bu haberi neden paylaştım? Televizyonlar
insanı çıplaklaştırdı. İnternet insanı çırılçıplak gösteriyor. Sokaklar çıplak
insanlarla dolu. Tesettür diye bir şey kalmadı. İnsanı çıplak gösteren
teknolojiye gerek yok ki. Zaten insanlar çıplak dolaşıyor? Çıplak gösteren
teknolojiye karşı mutlaka koruma teknolojisi de çıkacaktır. Velhasıl Allah
bedenlerimizi ve gözlerimizi haramdan korusun.





BABA DEĞİL YABA, HEM DE İSKELE BABASI


Baba kelimesi, bâzı yerlerde ata, yâni büyük
baba yerine kullanılır. İstanbul Türkçe? sinde ata, büyük babadır, baba da bildiğimiz
baba anlamdadır.

Tasavvuf ehli ise, mürşidine ?baba? der. Tasavvuf
yoluna
giren, nefsini öldürmüş ve cemaate doğmuş­tur. Bu manevi doğuma vesile
olan Mürşidi, ken­disinin manevî babasıdır. Mürşide bağlanan, mürşidinin yol
oğludur. Kimi tasavvuf ehli baba kavramı
ile anılmayı gururdan saydıklarından baba
ve oğul kavramı yerine ihvan tanımını tercih ederler.

Gerçekte ya da tasavvufta, herhangi bir baba,
yahut mürşit, evlâdına, dervişlerine karşı babalık vazifesini yeterince yerine getirmiyorsa,
böyle bir baba hakkında, «Baba değil, yaba» deyimi kullanılır. Yaba; eskiden
harman savurmakta kullanılan, çatal biçiminde,
tahtadan tarım aracıdır.

Yine sorumluluğunu yerine getirmeyen babalar için «İskele babası» denir. İskele
babası aslında bir gemici deyimidir. Geminin durması İçin gemiden ve iskeleden
atılan kalın halatın sarıldığı büyük kazığa denir.

Demem odur ki Can: Nüfus kağıdında ?babası? yazmakla baba olunmuyor. Baba olmadan önce ?baba gibi adam? olmak lazım?

FAZLA TUZ ÖLDÜRÜYOR

1 Temmuzdan itibaren daha az öleceğiz, desek yanlış olmaz. Çünkü 1 Temmuzdan itibaren ekmeklerde çok önemli bir değişiklik yapılacak. Ekmekteki tuz oranı azaltılacak. Bu karara
uymayanlara ise ceza var.

Yapılan bilimsel araştırmalara göre; Tuz, tansiyonu
yükselten en önemli etken iken inmeye yol açan nedenler arasında da ilk sırada
yer alıyor.Günlük tükettiğimiz tuz 1 gram azaltıldığında; felce bağlı
ölümler yüzde 5, kalp krizine bağlı ölümler ise yüzde 3 azalacak.

Bazı fırınlarda uygulama şimdiden başladı. En geç 1 Temmuz 2012de bütün fırınların bu karara uyması gerekiyor. Yapılacak olan uygulamaya göre artık ekmeklerde daha az tuz olacak
ve 300 gram ekmekte en fazla 1 gram tuz olacak

Dünya Sağlık Örgütünün
verilerine göre günde 5.8 gramdan daha fazla tuz tüketilmemeli. Türkiyede ise
günde 18.04 gram yani maksimum sınırın 3 katından daha fazla oranda tuz
tüketiliyor. Bu da birçok insanın her an felç ve kalp krizi ile karşı karşıya
kalabileceğini gösteriyor.

Dünyada ve Türkiyede önde gelen ölüm
nedenleri içinde tuz fazlalılığı 1. sırada geliyor. Türkiye?de her yıl
hipertansiyon sebebiyle 47.643 erkek, 60.825 kadın hayatını kaybediyor. Ekmekteki bu azalmayla yılda en az 2 bin kişinin hayatını
kaybetmesinin önüne geçilecek. Tuzu
azaltmak, sigarayı bırakmak, gibi yaşam tarzında yapacağınız küçük
değişikliklerle daha uzun ömürlü ve sağlıklı olabilirsiniz.

BANKADAN PARA ÇEKERKEN DİKKAT

Bazı haberlerden ders alıp tecrübe sahibi olmalıyız. Başkaları yaşamış, senin de
başına gelmeden ders al. Aynı hataya düşme. Aynı yılan seni de ısırmasın.
Yılanın çıktığı deliğe dikkat et İşte öyle bir haber:

Olay, Adana?nın ilçesi Yüreğir?de yaşanmış. 32 yaşındaki Seyit Altay Bayraktar, bankadan 16 bin lira çekip dışarı çıkar. Metal Sanayi?ndeki işyerine gitmek için otomobiline biner. Tam hareket edeceği sırada aracın dijital göstergesinden lastiğin inmiş olduğunu fark eder. Bayraktara bu sırada 25 yaşlarında bir kişi yaklaşır, camdan
eğilerek lastik inmiş abi der.

Bayraktar, aracın lastiğinin aniden inmesinden dolayı şüphe duyar. Siyah bir torbaya koyduğu
parayı torpido gözüne saklar. Kendini otomobile kilitleyip patlak lastikle
oradan uzaklaşır. Bayraktar, 400 metre sonra bir lastikçinin önüne gittiğinde
ise gerçeği fark eder. Hemen polis çağırır. Olay yerine gelen polis iş adamının
lastiğinin kasıtlı kesildiğini, bankadan çektiği parayı çarpmak isteyen bir
yankesicinin tuzak kurduğunu belirler.

Yankesiciler bu tür metotları sık sık kullanıyor. Önce banka önlerinde gizlenip giren çıkanı takip ediyorlar. Sonra da ellerindeki parayı almak için otomobillerine taşla saldırıp kendilerini kovalamasını sağlıyorlar. Bir başkası da geride bırakılan çantayı alıp sırra kadem basıyor.

Siz siz olun yüklü miktarda parayı yalnız çekmeyin. Şehir dışına yüklü parayla yalnız çıkmayın. Ani durumlarda panik yapıp, arabadan inmeyin. Bankamatik kullanmak için mesai
saatlerini tercih edin.

SİGARA ÖLÜME ŞİFA OLUYOR?

Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Tütün Atlası diye bir
rapor yayınlamış. Bu atlasa göre; erkekler
arasında sigaraya bağlı ölümler, en çok Türkiye?de yaşanıyor. Türkiye
erkeklerinde sigaraya bağlı ölümün oranı: yüzde 38?

Rapora göre; geçen yıl dünyada, sigara sebebiyle 6 milyon kişi hayatını kaybetmiş. Kalp krizi ve felcin en büyük nedeni sigara içmek. Sigara; erkeklerde akciğer kanserinden ölümlerin yüzde 80, kadınlarda ise yüzde 50sinden sorumlu?

Dünyadaki tüm ölümlerin, erkeklerde yüzde 15inden,
kadınlarda ise yüzde 7sinden sigara sorumlu. Özellikle yabancı sigara
firmaları tarafından Türkiyeye getirilen ve üretilmeye başlayan sigaralar,
yüksek bağımlılık yapıyor ve daha çok ölüme sebep oluyor.

Rapora göre, 2012-2050 yılları arasında dünya
genelinde 40 milyon insan sigara sebebiyle hayatını kaybedecek.Sigara
kullanımının özellikle genç kadınlar arasında arttığına işaret edilen atlasta,
kadınlar pasif içiciliğe maruz kalan kurbanların başında geliyor.

NERDE AZAR, ORDA NAZAR?

Azar kelimesi, Farsça, incitmek anlamına gelen
«âzâr» dan Türkçeleştirilmiştir. Bu sözden, «azarlamak, azarlanmak, azar yemek»
gibi çeşitli kelimeler meydana gelmiştir.

Öğretmenler öğrencilerini azarlar. Anne babalar çocuklarını azarlar. Büyükler küçüklerini azarlar. Patron işçisini azarlar. Yaş olarak büyük olanlar , mevki bakımından
büyük olanlar, hata ve suçu olanları azarlarlar. Azarlama yolu ile kabahat
söylenir,kişi yola getirilmeye çalışılır, uyarılarak bir nevi ceza verilir.
Azarda kesin ve acı sözler vardır. Azarlanmak her insanı incitir ve yaralar.
Hele hele haksız yere azarlanmak daha da acıdır.

Şu nokta önemli: sözle yola gelecek, sözden ders
alıp uyanacak kişi azarlanır. Yani azarlanan kişinin hala kredisi vardır. Kapı
yüzüne kapanmamıştır henüz. Azarla yola gelmesi umulmayan kişiyse, ya kendi
haline bırakılır, yahut işten el çektirilir kovulur. Kapı yüzüne kapanır.

Bu yüzden, «Nerde azar-orda nazar» atasözü, azar sonucu üzülen insanın günlünü
almak için söylenir. Birisi azar
lanıyorsa,
henüz gözdedir, gönüldedir, sevilmektedir, gözden düşmemiş­tir, önemsenmektedir,
manâsını ifâde eder.

Bilhassa tasavvuf erbabı, «Nazar» a, yâni bakışa ehemmiyet verdiğinden, bakışta feyz olduğuna, İnsanın bakışla terbiye edildiğine inandığından, daha zi­yade onlar tarafından kullanılan bir deyimdir.

SAYAÇ OKUMA KILIĞINDAKİ GASPÇI

Olay Diyarbakır?da yaşanmış. Bir gaspçı, kendisini TEDAŞ?tan sayaç okuma memuru olarak tanıtarak eve girer. Girdiği evde dehşet saçar. Gaspçı kapıyı açan ev hanımı Mihan
Çiçekten?in ağzını kapatarak kolundaki altınları almak ister.

Gaspçı, kolundaki
bileziklerini vermek istemeyen ev hanımına saldırır. Çığlıklar üzerine uykudan uyanan
eşi , yardıma koşunca gaspçı tarafından bıçaklanır. Gaspçı karı kocayı ekmek
bıçağı ile yaralayarak kaçar. Ağır yaralanan Çiçekten çiftinin tedavisi hastanede
devam ediyor. Polis gaspçının izine ulaşmaya çalışıyor.

Bu tür olayları hayat
dersi ve tecrübesi olsun diye paylaşıyorum. Alınacak dersler: 1- Su ve elektrik
sayaçları evin dışında, görevli memurların eve girmeden okuyabilecekleri
noktalara konmalı. 2- Görevli olduğundan emin olunmayan kişiler kesinlikle
eve alınmamalı.
3- Özellikle evde yalnız olan bayanlar, kapıyı çalan yabancılara
kapıyı açarak muhatap olmamalı. En sağlıklısı pencereyi aralayarak durumu
öğrenmek. 4-Kapı satıcıları ve sokak satıcıları kesinlikle eve alınmamalı.
5- Kapı adabı ve yabancılar konusunda çocuklar çok iyi yetiştirilmeli. 6-
Kendini polis olarak tanıtan, telefondan söz de devlet görevlisi olarak arayan
kişiler, emniyete bildirilmeden hiçbir parasal işlem yapılmamalı. 7-Telefonda
hiç kimseye bilgi vermek zorunda olmadığınızı unutmayın.

FINDIĞIN FAYDALARINA DAİR

Fındık: Demir, kalsiyum,
potasyum, magnezyum ve çinko gibi insan için önemli mineraller içeriyor.
Protein ve E vitamini açısından oldukça zengin bir besin olan fındık, kalp ve
damar sağlığı için büyük önem taşıyor.Fındık doymamış yağ açısından ve B grubu
vitaminler bakımından da zengindir..

Fındığın Faydaları:
Çok iyi bir enerji kaynağıdır. Vücuda güç ve enerji verir. Beden ve zihin
yorgunluğunu giderir. Fındık, kalp ve damar sağlığı açısından çok faydalıdır.
Kolesterolü düşürür. Kalp ritmini ayarlamaya yardımcı olur. Düzenli olarak her
gün fındık yemek Kalp krizi geçirme riskini azaltmakta çok etkilidir.
Kansızlığa iyi gelir. Vücut ve kemik gelişimini destekler. Hamilelerin hem
kendileri için hem de doğacak çocuk için fındık yemeleri çok faydalıdır. Cinsel
gücü arttırır. Varislere iyi gelir. Fındık, soğuk algınlığı ve akciğer
hastalıklarına da faydalıdır. Ayrıca, cildi güzelleştirir..

Fındık yaş ve kuru olarak
tüketilebilir. Fındığın yağı da tüketilir. Yaş fındık fazla yenirse ishal
yapar. Fındık yağı böbrek taşlarını ve kumunu düşürmeye yardımcı olur. Böbrek
ağrılarına iyi gelir. Ayrıca, bağırsak kurtlarını düşürür. Bununla birlikte,
yüksek tansiyon ve midesinden şikâyeti olanların fazla kullanmamaları tavsiye
edilir.

ELEKTRİK FATURUNAZA YARIYACAK BAZI TAVSİYELER



1-Buzdolaplarının kapı içi manyetik bantları ayda bir kez sabunlu su ile
temizlenmeli ve pudralanmalıdır. Yüzde 5 civarında daha az elektrik tüketecektir.

2-Buzdolabındaki buz kalınlığı 5-6 milimetreyi geçmemelidir.

Buzdolabına sıcak yiyecek ve içecek konulmamalıdır.

3-Televizyon, VCD, DVD, müzik seti gibi elektrikli cihazlar çalışmadıkları zaman mutlaka
cihazın açma-kapama düğmesinin kapalı konumda olması sağlanmalıdır veya fişten
çekilmelidir.

4-Ütüleme işlemi bitmeden 5 dakika önce ütü fişten çekilerek ütüde mevcut bulunan ısı ile kalan 5 dakikalık ütü işlemi yapılmalıdır.

5-Camların çift cam olması, camlardan sıcak ve soğuk havanın giriş-çıkışını zorlaştıracak
olup bu şekilde ısınma ve serinleme için yüzde 40 daha az bedel ödenecektir.

6-Buzdolabının yüzde 70 dolulukta olması en verimli çalışmasını
sağlayacaktır. Bunun üzerindeki veya altındaki doluluk elektrik tüketimini
artıracaktır.

7-Akkor flaman lamba yerine floresan ampul kullanılması tasarruf açısından önemli.

8-Gün ışığından mümkün olduğunca yararlanılmalıdır. Duvarlar ve tavanlar açık renk boya ile boyanmalı ve gündüz saatlerinde aydınlatma amaçlı elektrik kullanımı asgariye
düşürülmelidir.

9-İhtiyaçtan daha büyük kapasiteye sahip klimalar kullanılmamalıdır. Elektrikli süpürgelerin torbaları sık sık boşaltılmalıdır.

10-Bulaşık ve çamaşır makinelerinin etrafında en az 5 santim civarında boşluk olmalı.

SIRATTAN GEÇMEYECEK VAR MI?

Emevî halifelerinden Ömer bin Abdülaziz, son derece
Takva sahibi bir hükümdardı. Çok mütevazi bir hayat yaşar, hatta değiştirmek
için bile iki takımdan fazla elbise bulundurmazdı.

Milletine gayet adaletle hükmeden Ömer bin Abdülazizin
eşi, bir gün bir rüya görmüştü. Halife, hanımından rüyasını anlatmasını
söylediğinde, eşi şöyle anlattı: ?Ey Emîrel - müminin rüyamda kıyamet kopmuş,
insanlara Sırat Köprüsünden geçmeleri için emrediliyor, bazıları geçiyor,
bazıları geçemiyor.

Bu arada sıra sizden evvel geçen halifelere geldi.
Evvel Abdülmelik Ibni Mervana «Geç» dediler. Dikkat ettim gecemeyip düştü.
Ondan sonra sıra ile diğer halifelere «Geç» diye emrolundu. Bunların bazıları
geçti bazıları geçemedi. Nihayet sıra size gelmişti? diye anlatırken, hanımı
daha sözünü tamamlamadan, Ömer bin Abdülaziz «Allah» diye bağırmaya başladı.

Rüyayı anlatan kadın, ne yapacağını şaşırmış
vaziyette: ?Ey Emîrel - müminin siz vallahi Sırattan çabuk geçtiniz? dedi ama,
Ömer bin Abdülaziz hanımın bu sözünü duyamamıştı. Çünkü Allah korkusundan
heyecana kapılmış ve tamamen kendinden geçmişti.

Hepimiz sırattan geçeceğiz Can. Ona göre yol seç. Ona göre yürü. Düşmek var, geçmek var o
köprüden. Ona göre yaşa?

KİLO VERMEYE DAİR YANLIŞ BİLİNENLER

Uzmanlara göre, sağlıksız olduğunu ve kilo
aldırdığını düşündüğünüz bir çok şey aslında kilo vermemize yardımcı
oluyor.İşte kilo vermenize yardımcı ve herkesin kolayca uygulayabileceği basit
yöntemler:

1- Göbek
yağıyla savaşmak için yağ tüketmek zorundasınız: Zeytinyağı, fındık, fıstık ve
avokadodaki tekli doymamış yağ asitleri gibi iyi yağlar göbek yağının
azaltılmasında oldukça etkilidir. Ayrıca balık yağı da öyle.

2- Her gün çikolata yemek bel çevrenizi inceltebilir: Yağlarınızı
azaltmak için kakao tüketin.

3- Süt ürünleri kilo vermeyi destekliyor: Yapılan çeşitli araştırmalar sayesinde
yoğurt, az yağlı ya da yağsız peynir ile süt gibi kalsiyum kaynakları yağ
eritmede daha etkili olduğu belirlendi.

4- Erken ve hızlı kilo vermek en iyisidir.

5- Tek başına egzersiz etkili bir kilo verme aracı değildir.

6- Aşırı kilolu olmak ile sağlıklı kiloda olmak arasındaki fark
önemlidir: huzursuzluk, esneme, saçlarınızı taramak, bulaşık yıkamak gibi
günlük fiziksel aktiviteler günde 350den fazla kalori yakabiliyor.

7- Uzun süreli kardiyo egzersizleri yağ yakmanıza yardım etmez: Maalesef koşu bandı,
yürüyüş yolu gibi kardiyo çalışmaları kilo verme ve yağ yakmada başarılı
değildir.

8- Canınız abur cubur isteyince yoğurt ya da küçük küçük doğradığınız
havuçlarınızı yiyebilirsiniz.

9- Şeker kilo vermede kötü değildir: Bal, şeker yerine kullanıldığında kilo alımını ve
şişmanlığı azaltmada gelecek vaat ediyor

10- Uykusuzluk kalorilerin azalmasını engeller. Sağlıklı ve yeterli
uyuyun.

11- Gizli kilo verme silahınız iyi bir hava filtresi olabilir: hava kirliliği de kötü
yağların kısmen artışını sağlıyor.

BAZI KELİMELERİN NERDEN GELDİĞİNE DAİR

1- Bendeniz: Bende, Farsçada, kul, tutsak demektir. Yani kişi kendini sunarken nezaketle, Ben kulunuz falan kişi, diye sunar.



2- Kaldırım: Rumcada kali, iyi anlamındadır.
Dromos ise yol anlamını taşır. Yani kali-dromos:
iyi-yol; yani yürümeye elverişli, taşsız, tozsuz, çamursuz yol...



3- Arapçadaacin yoğrulmuş lahm ise et demektir. Lahm-i
acin: yoğrulmuş et...



4- Boğa yılanı: Bu yılan, avını boğarak öldürmesi ve belki de boğa gibi iri
ve güçlü olmasından dolayı, boa ismini almış değil. Aslı bir Afrika dilinden
geliyor. Sondaki yılanı sözcüğü gereksiz... Kobra, piton der gibi,
boa..



5. Entel: Batı Dillerindeki intellectual sözcüğünden bozularak toplumdan
tümüyle kopuk, bilgisini yalnızca biliyor görünmek için edinen kişi
anlamında kullanılıyor. Gerçek anlamı ise, birçok konuda bilgili
olandır.



6. Karyola: Bizde genelde metalden yapılan ayaklı mobilya anlamına geliyor.
Oysa gerçek anlamı el arabasıdır (carriola: İtalyanca). Gemicilerin
kullandığı taşınabilir tekerlekli yataklara denir;kökü taşımaktır.



7. Puşt: Argo bir kelime. Kullanırken dikkat edin. Bunu birine söylediğinizde küfretmiş
oluyorsunuz. Farsçada arka, kıç anlamına geliyor.



8. gebermek: Türkçede eski
anlamı şişmek idi. Şimdi ise ölmenin kaba bir tabiri oldu. Anlamı
ölüp beklemiş hayvanların şişmesinden geliyor. İnsanlar için kullanılması hoş
değil.Gebe ve göbek sözcükleri de aynı kökten geliyor.



9. Kokona: Yunanca kokkonadan geliyor ve gerçek anlamı
Hristiyan kadındır. Bizde ise giyimi ve süslenmesi aşırıya
kaçan yaşlı kadınlar nedense bu biçimde
anılıyor.