Çevrenize baktığınızda neler görüyorsunuz?

Ben ölmüş fakat gömülmemiş bedenler görüyorum.

İnsan, üretince insandır.

İnsan, idealleri oldukça insandır.

İnsan, bir şeyi başarma arzusu ile yanıp tutuştukça insandır.

İnsan, mantığının yanında kalbini de dinledikçe insandır.

İnsan, bunları yapmadığı sürece ölmüş fakat gömülmemiş bir bedenden başka bir şey değildir.

Bu konu ile ilgili Tarkovski'nin çok mükemmel bir sözüne değinmek istiyorum:

"İnsan 16 yaşındayken dünyayı değiştireceğini düşünür. 18 olduğunda düşünceleri sert bir kayaya çarpar.20 yaşına geldiğinde hiçbir şey değiştiremeyeceğini anlar. 25 yaşına geldiğinde ise dünyanın onu değiştirdiğini fark eder.Ve insan 25 yaşında ölür,75 yaşında gömülür."

İnsanlarla robotları birbirinden ayıran en önemli ve en belirgin özellik de bu değil midir?

Duyguları olması...

Robotlara öyle bir kodlama yapılabilir ki insanlardan daha kusursuz, insanlardan daha kısa süreli işler başarabilir.

Oysa insan, duyguları ile insandır.

Zaman zaman duygularının kendisini güçsüzleştirdiğini, kendisini başkalarına ifade ederken zorlaştırdığını düşünse de aslında duygular insanı güçsüzleştirmez; aksine, güçlendirir.

İnsan bazen mantığı yerine duygularını dinleyerek yanlış kararlar verebilir.

Bazen hayattaki en büyük pişmanlıklarını duyguları yüzünden de yaşamış olabilir.

Ama öyle bir duygu vardır ki, pişmanlıkları siler atar...

O duygunun ne olduğunu anladınız mı? Tabii ki de sevgiden söz ediyorum.

Sevgi; insanı, günbatımını izlerken mayhoş tatdan bir anda tutar ve insanı arşa çıkartır.

Sevginin olduğu yerde başarı, mutluluk, para ve akla gelebilecek her şey vardır.

Çünkü bir insan önce kendini sever ve kendine saygı duyarsa herkesi sever ve saygı duyar.

İnsan, hırs ile başarılı olmaya çalışmak yerine sevgi ile mükemmelliyeti yakalamaya çalıştığı zaman başarı, zaten o insanı kovalayacaktır.

Kısacası, insan insan sahip olduğu insani özelliklerini kaybetmeden sevgi ile yol almaya çalışırsa istediği her şey gerçekleşecektir. SILA TOPUZ