Geçen haftaki yazımda insan denen varlıktan ve onun yeryüzünü inşa ya da imha yetisinden. Bedelini ödemek kaydıyla yaratıcı tarafından kendisine sunulan bir "sınırsız eylem özgürlüğünden" bahsetmiştim...Bugün ise insan yeteneklerinin karşısında mağdur edilmiş "Din" olgusundan bahsetmek istiyorum...

Geçenlerde ünlü Sümerolog Muazzez ilmiye çığ yaptığı bir açıklamada "Konuşursam tüm dinler biter." Tarzında bir açıklama yapıyor. Bu haberi paylaşan bir Twitter fenomeni "Ne olur açıkla biz de kurtulalım şu dinlerden." yazıyor .Bu şekilde düşünenler hiç te azımsanmayacak sayıda...Danimarka ve Hollanda da Ateizm yüzünden boşalan kiliseler ve İskandinav ülkelerinde Ateizmin yükselişe geçmesi gibi haberleri öne sürüp dindarların azalacağı ve en sonunda dinlerin yok olmamak için birleşip birkaç yüzyıl daha ömürlerini uzatıp öyle nihayete erecekleri gibi daha çok temenni kategorisindeki öngörüler atbaşı gidiyor.Daha çok Bilim - Din çatışması gibi hayali bir kavgadan yola çıkıp "Din" olgusunu aşağılama ve bir "Bilim Dini" kurma çabası gibi bir çabanın var olduğu iddiaları da mevcuttur.

"Din" konusunda gösterilen diğer bir tavır "Deizm akımı"nın ta kendisi..Bir yaratıcı ya inanıp Peygamberlere inanmama biçimi olan Deizm' in de kendi içinde çeşitleri vardır.Bunlardan en yaygını Peygamberlerin aslında toplumdaki yozlaşmaya karşı direnç gösteren devrimciler olduğu ve toplum tarafından dikkate alınmak için kendilerini yaratıcı tarafından seçilmiş kişiler olarak lanse ettikleri görüşüdür. Bu Deizm in en soft halidir. Daha katı tutumları inkar ve aşağılama üstüne kuruludur.

Peki tüm bunların sebebi nedir? Siyasi psikolojik iktisadi tarihi pek çok etken bu tür görüşlerin pik yapmasına sebep olmuştur. Mesela en bilineni Dinlerin insanlık tarihi boyunca büyük savaşlara ve asırlar suren kavgalara neden olduğudur. Toplumsal bazlarda ırkçılık ta "Din" olgusuna cephe aldıran bir etkendir. Örneğin toplumun dindar kesimine mensup birinde görülen kusur veya suç durumunda ırkçı görüşe mensup kişiler bu eylemin kendi ırkının normlarında var olmadığı ve bu eylemin kendi ırkdaşlarına mensup olduğu din tarafından bulaştırıldığını söylerler.

Yaş ve aile faktörünün de insanın dine bakışını etkileyen unsurlardan biri olduğunu da unutmamak lazım...Mesela "inkar ve şüphe" sorunu gençler de daha baskındır. Dindar bir aileye mensup olanlar duruma göre inkarcı bir yaklaşım sergileme potansiyeli daha çok bulunan kişiler olabiliyor. Yeraltı dünyası , esrar, uyuşturucu veya amatör bir suç ve çevresi içinde bulunanlar pişman olduklarında dine doğru bir yaklaşım sergileyen başka toplumsal gruplardır.

Son zamanlarda Türkiye de dine dair olumsuz yaklaşımlar ciddi bir tartışma konusu oldu. Özellikle Ak parti iktidarının dindar ve muhafazakar bir yapıya sahip olması ve "Dindar nesil" söylemi, imam hatip okulları ve Müslüman coğrafyasına yönelik politikaları ,bu iktidarın üstüne - hiç iddia dahi etmese de - dindarlık yaftasının yapışmasına neden oldu. Dolayısıyla Türkiye de bireylerin dine dair yaklaşımları konusunda ciddi bir ölçüt haline geldi...
Dünyada ve Türkiye de dine dair yaklaşımlara kısaca değindim. İnşallah haftaya bu yaklaşımları İnsan olgusuyla birlikte değerlendirip, "Din" olgusuna insan eliyle yapılan haksızlıklara değineceğim...Selam sevgi ve muhabbetle....