Ne zamandır dost meclislerinde dile getiriyorum. İnegöl iyice şişti. Kabına sığmaz oldu. Hele merkezindeki yoğunluk çıldırtacak düzeye geldi.

Araç sayısı arttı, arttıkça park sorunu dayanılmaz hale geldi. Park yeri bulan altın bulmuş gibi seviniyor.

Neden bu hale geldi İnegöl?

Çünkü her boş arsaya imar verildi. Vermesen olmaz diye düşünenler çıkabilir. Daha önce ev yapanlar insan da arsası boş olduğu için o zamana kadar fırsat bulamamış ilk fırsatını bulunca da evini yapmış olanlar insan değil mi? Diye düşünebilirsiniz. Ama elbette burada vatandaşın bir suçu yok. Buna belediye bir sınır getirebilirdi. Getirmeliydi. Gerekirse İnegöl'ün dışında yerleşim yerleri oluşturup yatay şehirciliğe geçer, boş arsası olanlara oradan yer verir üzerine orayı kamulaştırıp kimi yere çocuk parkları, kimi yere cep otoparkları kimi yere de yeşil alan yaparak şehir merkezini rahatlatabilirdi.

Artık çok geç. Boş arsa nedeyse kalmadı. Müteahhitler dört gözle sokak sokak dolaşıp boş arsa kapma peşinde. Hemen 1 tam 1 kaba daireye 3 kat çift daireleri dikiveriyorlar.

Bu işe herkes girmeye başladı. Altına mercedes çeken her müteaahhidin etki alanında olan yüzlerce yakını, dostu, akrabası var. Elbette bunları cezbediyor. "Demek bu işte para var. Bizim Faruk abi çekmiş altına Mercedes'i bak" lakırdıları kahvehane sohbetlerinin en başat meseleleri oldu.

Bu kadar kolay olmamalı. Her işte liyakat esas olmalı. Mimari bir şehrin yüzüdür. Şehrin yüzünü şekillendirirken de liyakat göz önünde tutulmalı değil mi!?

Bahçe nizamlı imarlar veriliyor ama kimsenin bahçesini yeşillendirmeye de niyeti yok.. Belediye bu konuda da ön ayak olmalı. Mesela gerekirse bir ekip kurmalı. Sokak sokak gezip yetişmiş hazır fidanları her evin önüne ekmeli. Zimmetini de o ev sahibine yapmalı. Kuru beton sokaklar. Nefes almayan evler. Boğucu sıkıcı gri duvarlar... Sadece ana artelleri yeşillendirmekle olmuyor. Yetmiyor. İnsanların psikolojisi bozuk. Neden? Çünkü camı açtığında karşısında gri bir duvar görüyor. Bir de sıralı park etmiş onlarca araç. Çocukların zaten oynayacak, koşturacak yerleri kalmadı.

Rahmetli Hikmet Şahin'in en büyük eseri Kültürpark. Neden millet arkasından rahmetle anıyor. Bu hizmetini öve öve bitiremiyor ? Çünkü Kültürpark insana huzur veriyor. Nefes alıyorsun. Çoluk çocuğun eğleniyor.

Ama sadece bir bölgeye sıkıştırılmış simülatif bir mekan oldu kültürpark.. Gönül isterdi ki tüm şehir kültürpark olsun, şehir içinde küçük bir noktada kalmış numune, simülatif bir müze değil..

Şehircilik konusunda Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek, belediye bütçesinden haybeye yurtdışı seyahatları yapıp, birilerini memnun etmeye de gerek yok. Gidip gelenler ne yaptı ki bundan sonra ne yapacak !? Google haritalardan Amerika'nın, Almanya'nın, Hollanda'nın her hangi bir şehrine zoom girin bakın. Nasıl şehirler yapılırmış görün. Örnek alın..

Çok şey mi istiyoruz? Yaşanabilir şehirler.. Yaşanabilir modern şehirler değil.. Yaşanabilir medeni şehirler.. Çünkü "modern şehir" denince nedense akla ilk koca koca gökdelenler, AVM'ler falan geliyor. Bıktık, usandık artık...