Akarsu kaynakları itibariyle İnegöl, oldukça zengindir. Bu zenginliğe rağmen içme suyu konusunda sıkıntı çekmemiz gerçekten üzücüdür. İnegöl Ovası'nı güney taraftan kucaklayan Uludağ ve Domaniç Dağları'ndan
ovaya inen akarsuların debileri, oldukça, yüksektir. Yılın her mevsiminde bu dere yataklarında su mevcuttur.

Batı cihetinden itibaren sayalım: Kara Dere- Kavaklı Dere/Yenice Dere-Cerrah Deresi/Ak Dere- Hoca Köy Deresi/Aliağa Deresi, Bedre Deresi- Akçasu Deresi- Hamamlı Deresi/Çamlık Deresi ve Mezit Deresi.

Bütün bu akarsular, Uludağ ve Domaniç Dağları'nın, İnegöl Ovası'na bakan kuzey yamaç ve eteklerinden doğarlar. Kuzeye doğru akarak İnegöl Ovası'na inerler ve ovayı, bir baş- tan bir başa geçerek Hamzabey Boğazı'nda buluşurlar. Bu noktadan itibaren de Göksu adını alırlar ve Yenişehir Ovası'na geçerek Boğaz Köyü Baraj Gölü'nde toplanırlar.

İnegöl Ovası'nın kuzeyinde ve Ahi Dağı üzerinde yer alan akarsuların debileri ise çok düşüktür. Bazı yıllar, yaz mevsimlerinde bu derelerin suları, kurumaktadır.

Söz konusu derelerin isimlerini, batı cihetinden başlamak suretiyle, şöyle
sıralamak mümkündür: Bayram Deresi, Değirmen Deresi, Dömez Deresi, Güngörmez Deresi, Karanlık Deresi, Kocagüney Deresi, Domuz Deresi, Acı Dere ve Çay Deresi.

Bütün bu dereler, Ahi Dağı'nın güney yamaçlarından İnegöl Ovası'na iner ve Mezit Deresi ile birleşerek Koca Dere adını alır. Mezit Deresi, Hasan Paşa Köyü'nden itibaren Koca Dere ismiyle anılmaya başlar. Koca Dere, İnegöl Ovası'nı Ahi Dağı eteklerine yakın bir çizgide takip ederek batı yönünde ilerler.

Diğer yandan Kozulca Köyü'ne varıncaya kadar sol taraftan da yukarıda adı geçen derelerden sırasıyla: Çamlık, Akçasu ve Bedre derelerini alarak Koca Dere, suyunu arttırır ve bu isim ile Hamzabey Boğazı'na ulaşır.

Bu akarsuların ekonomik değerlerine gelince, özellikle, Uludağ ve Domaniç Dağları'ndan İnegöl Ovası'na inen dereler üzerinde geçmişte çok sayıda su değirmeni, kurulmuştur.

Ayrıca, yine bu dereler üzerine su hızarları, kurularak yıllarca bu hı-
zarlarda kereste üretilmiştir. Buna ilaveten ovaya indiklerinde çevrelerine yekdiğerine- paralel olarak açılan ark'lar aracılığı ile suları, geniş alana yayılmış ve bu ark'ların, çevresinde de pirinç ekimi yapılmıştır. Bu sebepten İnegöl Ovası, bir anlamda, Osmanlı'nın pirinç ambarı olmuştur.

Bu tarz bir uygulama ile hem su taşkınlıklarına engel olunmuş ve hem de bol miktarda pirinç üretimi yapılmıştır. (DEVAM EDECEK)