İnegölspor, şampiyonluk hedefiyle başladığı 2016-2017 sezonunu 12. sırada bitirerek taraftarlarına bu yıl da hayal kırıklığı yaşattı. Ligdeki birçok takım sezona şampiyonluk, en azından Play-Off oynama hedefiyle başlıyor. Yönetim ve teknik heyet, kadro yapılanması ve sezon içindeki performans gibi parametreler devreye girince de bazı takımlar hedefine ulaşırken bazıları da hayal kırıklığıyla sezonu tamamlıyor. İnegölspor'un 2016-2017 sezonunu, bu üç parametreyle incelersek bu takımın neden küme düşme hattına kadar gerileyip bu kabustan bitime 3 hafta kala uyandığını anlayabiliriz.

Timur Erezsarı başkanlığındaki yönetim kurulu sezona iyi başladı. Teknik heyet ve oyuncu kadrosunu belki de uzun yıllardır görmediğimiz hızda oluşturdular ve takımı sezon başı kampına hemen hemen tam kadro yolladılar. Bu süreçte İnegöllü iş adamlarından ve İnegöl halkından destek istediler. Ancak en önemli hata aslında sezon başında yapılmış oldu. İnegölspor yönetimi temeli sağlam atamadı. Türkiye'nin neredeyse hiçbir kulübünde başarı sağlamamış sportif direktör, teknik menajer, genel kaptan -veya adına her ne derseniz deyin- sistemini belirlediler. Bu sistem büyük takımlarda bile hocaların rahat olmadığı, en ufak bir başarısızlıkta yol verilip yerine sportif direktörün getirileceği sistemdir. İnegölspor için de durum böyle oldu. İnegölspor, 11. Hafta sonunda Osman Özdemir'le yollarını ayırırken yerine sportif direktör İsmail Güldüren getirildi. Görevde kaldığı süre boyunca 7 lig 5 kupa maçında galibiyet yüzü göremeyen Güldüren görevden alındı ve takım Ergün Penbe'ye emanet edildi.

Kadro yapılanmasını ve oyuncuların sezon içi performansını aynı çatı altında inceleyelim. Sezon başında taraftarı oldukça heyecanlandıran kadro kuruldu. Geçmişte oynadıkları takımlarda son derece başarılı olmuş oyuncular kadroya katıldı ve hemen hemen her bölgede alternatifli bir kadro oluşturuldu. Osman Özdemir, döneminde forvet oyuncularından katkı alamayan ve gol yollarında sıkıntı yaşayan bir İnegölspor vardı. İsmail Güldüren yönetiminde de gelişim gösteremeyen oyuncular büyük umutları boşa çıkarmakla kalmayıp takımın puan durumunda da geriye gitmesine sebep oldular. Sezon içerisinde forvet oyuncularından hemen hemen hiç katkı alınamadı. Savunma oyuncularının da bazı maçlardaki kritik hataları, önemli maçlarda puan kayıplarına sebep oldu. Ergün Penbe yönetiminin ilerleyen haftalarında oyuncular, sanki biraz daha özgüven kazanmış görüntüsü verdiler. Sezonun en önemli maçlarında kaleden hücum hattına kadar tüm oyuncular üzerine düşeni yaptı ve küme düşme kabusu gördüğümüz sezon Sarıyer galibiyetiyle psikolojik olarak bitmiş oldu. Özetle; temeli sağlam atılamayan İnegölspor, sezonun ortasında sallandı ve yıkılmaktan son haftalardaki performansıyla kurtuldu.

İnegölspor, Şaban Yıldırım döneminden sonra takım olma bilincini bir türlü sağlayamadı. Bu sezon da takım içinde arkadaşlığın son derece zayıf olduğu görüntüsü vardı. Arkadaşlığın zayıf olması da saha içindeki yardımlaşma ve dayanışmadan eksik bırakınca İnegölspor bir sezonunu daha heba etmiş oldu. Geçtiğimiz yıl önce Serhat Güller sonrasında da Taşkın Güngör yönetimlerinde de görmüş olduğumuz bir eksiklikti bu "takım olma bilinci".

Sezon boyunca iyi niyetle İnegölspor'un başkanlığını yürüten Timur Erezsarı artık görevde olmayacağını açıkladı. Bundan sonra gelecek olan başkan ve yönetim kurulu kesinlikle bu sezonu iyi incelemeli. Her şeyden önce bence teknik direktörlük görevine Ergün Penbe devam etmeli. Devam etmeyecekse de, Türkiye'nin hiçbir yerinde başarılı olmamış sportif direktörlü sistemi, kulüp artık aklından bile geçirmemeli. Takımdan gönderilecek ve yerine gelecek olan oyuncularla önce takım olma bilinci elde edilmeli. İnegölspor'a önümüzdeki yıl için başarılar diliyorum.