Sarıcılık, denilince ilçemizde akla ilk gelen kamyon sarıcılığıdır. Ağırlıklı olarak İnegöl ve çevresindeki ormanlardan çam, kayın tomruk ve odun gibi orman emvali, araziden ise kavak tomruğu ve ceviz kütüğü sarılır.

Aynı şekilde bu ürünlerin boşaltılması, atölyelerde mamul kereste olduktan sonra kamyonlara sarılması da aynı sarıcılık çalışması içinde aynı kişi ve yöntemlerle yapılır.

Gemlik Tersanelerine kereste naklinin yapıldığı on sekizinci yüzyıldan itibaren orman emvali sarıcılığı mesleğinin ilçemizde iyi yapıldığını düşünüyorum.

1877-78 Osmanlı-Rus savaşı sonrasındaki özellikle Kafkasya'dan göçlerle meslek gelişerek hayatını sürdürdü.

Mobilya sarıcılığını ayrı bir ihtisas olarak gördüğümden ayrı bir yazı konusu olarak düşünüyorum. Bugün için forklift, kepçe gibi iş makineleri kullanılarak yapılan bu işlemler yirmi yıl öncesine kadar, tamamen insan gücüyle yapılıyordu.

Sarıcının çilesi daha ormana yolculuk esnasında başlar. Genellikle dört kişiden az olmayan sarıcılar boş kamyon kasasında, yağışlı havalarda ise şoför mahalline sıkışarak orman yolculuğunu yaparlar. Arazide, açık havada çalışmak zorunda olduklarından, kar, yağmur ve kızgın güneş altında çalışmak zorunda kaldıkları çok olur.

Küçük kamyonların kasa büyüklüğünün on altı, orta boy kamyonların yirmi bir, tırların ise yirmi altı ton sardıklarını düşündüğünüzde kamyonların kasalarına sarılacak on binlerce odun tek tek ellerinden geçer. Sarılan tomruk ise; en küçükleri bile birkaç yüz kilodan fazla olan tomrukları kendi yaptıkları destek ve manivelalarla kasaya aktarırlar. Ölümlü sakat kalmalı bir çok kaza meydana gelmiştir.

Arabayı sararken can güvenliğiniz beraberinde, kamyona zarar vermemeyi de başarmak zorundasınız. Yoluna ve yüküne göre araba; önlü, arkalı bazen havale sarılır. Araba orantılı sarılmazsa trafiğe çıkacak olan kamyon hem kendi hem başkalarının canını riske sokacaktır. Ayrıca orman yollarının çoğunlukla dar, eğimli birçok yerde de toprak oluşu yaptığınız işin önemini bir o kadar artırmaktadır.

Bütün bunlar çalışma ortamının zorluğu ve sağlıksızlığı hakkında aydınlatıcı olmuştur sanırım. O yüzden çalışanların yetenek olarak birbirini tanıyan kişiler olmaları her zaman faydalıdır. Çalışma esnasında da tecrübeli arkadaşlarının yönlendirmelerinin de faydalı olacağı ortadadır.

Zamanla iş makineleri ile yapılan bir iş haline gelmiştir. Salih Timur, Ömer Arı, Servet Arzu, Hayati Aydın, Recep Turhan (Pala), Hayati Aydın, Sadettin Korkmaz, Uzun Tahsin mesleğin aklımızda kalan isimlerindendir.