Arz-ı hal Arapça bir kelime olup halini sunma, anlatma anlamına gelir.

Arzuhal dilekçe olup, arzuhalci belirli bir ücret karşılığında dilekçe, mektup vs. yazan kişiye denir.

Osmanlılarda arzuhalcilik bir teşkilata bağlı olup resmi müsaade ile yapılırdı.

1762 tarihli bir padişah fermanı ile başladı, 1865'de çıkan bir başka yasa ile sona erdi.

2004 yılında çıkan avukatlık yasasının 63. Maddesine binaen kişinin kendisi veya avukatı dışında kimsenin dilekçe yazamayacağı, arzuhalcinin yapması durumunda avukatlık mesleğini taklit edeceğinden ilgili yasa hükmüne göre ceza uygulanacağı şeklinde bir mahkeme kararı vardır.


Adliye, belediye, tapu, kaymakamlık, valilik gibi resmi görev yapan binaların yakınlarında, köşe başlarında, kimi zaman açıkta kimi zaman bir kulübede çalışırlardı.

Zamanla büro açıp dava vekili yetkisi ile davalara girenleri de olmuştur.

Arzuhalcinin sermayesi küçük bir masa, tabure, bir sehpa, bir daktilo, bir miktar kağıt.

Arzuhalciler güngörmüş hukuku bilen, sevilen güvenilen, sır tutmayı beceren kişilerdir.

Halkın şikayetlerini ücret karşılığı dilekçeye dökerlerdi.
Arzuhalciler sadece resmi dairelere değil, okuryazar olmayan kişilerin birbiri ile mektuplaşmasına da katkı sağladıkları olurdu.

Okuryazar oranının artması, bilgisayar ve internet kullanımının yaygınlaşması gibi nedenlerle arzuhalcilik kaybolan meslekler arasındadır.

Arzuhalci Tahsin, Selami Gülseçen, Ahmet Özaras mesleğin aklımızda kalan isimleri arasındadır.


RESİM: İLÇEMİZDE ÇEKİLEN MURADIN TÜRKÜSÜ FİLMİNDE

SANATÇI ALİ ŞEN VE ARZUHALCİ SELAMİ GÜLSEÇEN