Büyük kurumlarda fütüristler ve gelecek senaryocuları vardır. Önümüzdeki günler için hava tahmininde bulunmak gibi bir şey bu. Kurumsal ortamlarda Fütürist; İş, ekonomi, siyaset ve yaşamla ilgili gelişmeleri takip ederek, gelecekte olabilecek gelişmeler hakkında tahminde bulunan ve yol haritası hazırlayan uzmanlara verilen isimdir.

Değişen ve gelişen Dünya'ya ayak uydurabilmek için köklü kurumlar gelecekle ilgili tahminlere ve öngörülere önem verirler. Yeniliklere ve değişime hazırlıksız yakalanmak istemezler. Pilotların kör uçuş olarak tabir ettiği duruma düşmemek için gelecekle ilgili fırsat ve tehditleri önceden görmeye çalışırlar. Bu durum siyasi kurumlar için de geçerlidir.

Örneğin; Ülker yetkilileri, 1 Nisan reklamını yayına vermeden önce ülkenin gerçeklerini dikkate alan fütüristlere danışsaydı, tüm marka değerini riske atan bir yanlışa düşmezlerdi.

REFERANDUM SONRASI NE OLACAK?

Önümüzde bir referandum var. Referandum sonrasını şimdiden değerlendirmek ve ihtimalleri dikkate almak gerekiyor.

Gerçi referandum öncesi siyasiler başta olmak üzere tüm halkımız fütürist olmuş durumda. Referanduma doğru evet ve hayır hakkında çok şey ön görülüyor. Haddini aşıp tehdit edenler bile var. 15 Temmuz'da halkın ortaya koyduğu şanlı direnişten hiç ders almamış bazı gafiller, atıp tutuyorlar.

Fütürist olma iddiasında değiliz. Ancak gündemi takip eden bir insan olarak referandum sonuçlarına dair bazı yorumlarda bulunabiliriz. Mevcut durumu analiz ettiğimizde tespitlerimiz şöyle:

Evet oylarının yüzde 60 civarında olacağını tahmin ediyoruz. Evet adına yüzde 55'in üstündeki tüm sonuçlar piyasayı çok rahatlatacaktır. Ekonomik yatırımlar, Altın ve Döviz piyasaları açısından da öngörülen sağlıklı sonuç sandıktan evet çıkmasıdır.

FETÖ ve PKK gibi hain oluşumlar, güçlü bir devlet ve yönetim istemiyor. Bu sebeple bu hainlerin, hayır cephesinde başı çekmelerini anlayabiliyoruz. Güçlü bir evet, PKK ve FETÖ ile mücadelede Devletimizi daha etkin ve güçlü kılacaktır.

Avrupa Birliği'nin şımarıklığına ve ABD'nin ikiyüzlülüğüne karşı da Evet sonucu, Türk-İslam tokatı etkisi yapacaktır. Bu etki bizi Avrupa Birliğinden vaz geçme sonucuna götürebilir.

HAYIR DİYENLER DE VATANINI SEVİYOR

Şüphesiz vatansever hayırcıları, hayırcı hain oluşumlardan ayrı tutmak gerekiyor. Vatansever hayırcıların kaygılarına baktığımızda; rejimin değişmesi, demokrasinin zarar görmesi, meclis etkinliğinin azalması gibi konular başı çekiyor. CHP, Demokrat Parti kökenliler ve Muhalif MHP'liler bu kanatta dikkat çekiyor.

Saadet Partisi ise Hayır cephesinde çok farklı bir yerde duruyor. Darbe düzeninden ve darbe ürünü yasalardan en çok çeken camia Milli Görüş camiasıdır. Bozuk düzeni değiştirmeye, Adil bir düzeni kurmaya talip olan ilk camia da Milli Görüş camiasıdır. Gerçek böyle iken Milli Görüşçülerin anayasa değişikliğini yeterli görmeyip hayır demeyi tercih etmesi, halkın çoğunluğu tarafından anlaşılabilmiş değil.

Sandıktan hayır sonucunun çıkması; Sayın Erdoğan ve Ak Parti'nin, siyasi tarihinde ilk yenilgisini alması demek. Bu açıdan da muhalefet, hayır sonucunu zannettiğimizden daha fazla önemsiyor. Bu durumda erken seçim daha çok gündeme gelecektir.

Hayır sonucunun çıkması, Ak Parti Hükümeti ve istikrar için bir kriz olarak görülebilir. Ancak en son 15 Temmuz darbesini atlatan ülkemiz için bu sonucun krize dönüşeceğini düşünmüyorum. Tek sonucu şu olur; Muhalefetin sesi daha da artar.

REFERANDUM SONRASI İNEGÖL SİYASET ARENASI

İnegöl siyaseti açısından referandum sonrasını kısaca değerlendirecek olursak: Referandum sonrası İnegöl siyasetinde, satranç taşları yeniden dizilecektir. Yerel ve genel seçimler için konuşmanın henüz erken olduğu düşünülse de; 2-3 sene sonrasını hesap eden hamlelerin yapıldığını görebiliriz.

Başkan Aktaş'ın Belediye Başkanlığında son dönemi. Ancak Büyükşehir ve Ankara şıkkı ihtimal dahilinde bekliyor. Bu noktada Başkan Aktaş'ın yerine oturacak isim de gündeme gelecektir. Mevcut Başkan yardımcılarından Alper Taban, Meclis üyelerinden Nedim Bayram, İş adamlarımızdan Yavuz Uğurdağ ve daha birçok isim yavaş yavaş siyasi kulislerde konuşulmaya başlanacaktır. Hiç akıllarda olmayan sürpriz isimlere de hazır olalım.

İşte tam bu noktada referandum sonrası; Sayın Şahin ve Sayın Aktaş başta olmak üzere, İnegöl siyasetinde söz sahibi olmak isteyenlerin, İnegöl ile ilgili yol haritaları büyük önem taşıyor.

Kısa bir süre önce; Hüseyin Şahin'in şahsi düşüncesinin milletvekilliğine noktayı koyma yönünde olduğuna dair haberler almıştık. Eğer Şahin'in kararı bu yönde olursa Bursa Büyükşehir başta olmak üzere yeni hükümet sisteminde daha etkin görevlerin, ihtimal dahilinde olduğunu söyleyebiliriz.

"Vekilliğimiz, Başkanlığımız bitti diye, ne siyaset bitti, ne hizmet dönemi kapandı" diyenler olabilir. Ancak siyaset yapanlar çok iyi bilir ki; bu siyaset treninden bir kez inerseniz, bir daha o trende aktif yolcu olabilmek çok zordur. Kızılcıklı ve Temelli gibi taze örneklerimiz var önümüzde. Referandum sonrası, trenden inme ihtimali artanlar açısından da büyük önem taşıyor.

Yeri gelmişken Rahmetli Hikmet Hoca'yı da rahmetle yad edelim. Ne gariptir ki, Bursa'da rahmetli Hikmet Şahin'in yeri doldurulabilmiş değil.

FIRILDAK OLMAYA GEREK YOK

Bu muhabbet bitmez. Şimdilik noktayı koyalım. Son sözümüz şudur: Yaşananlar ve yaşanacaklar sonsuz yaşam içerisinde saniyenin milyarda bir ölçüsünde bile zaman dilimine sahip değil. Kısa bir süre sonra her şey ve hepimiz, tarih olacağız.... Siyaset, sanat, spor ya da ekonomi, tüm uğraşılarımız ile hayatın anlamı içerisinde imtihanımızı veriyoruz. Kulluğumuzun ve ölüm gerçeğinin yanında hepsi ne kadar boş, her şey ne kadar ufak... Rahmetli Musin Yazıcıoğlu'nun dediği gibi: "İki saniye sonrasına garantimiz olmayan bir hayatımız için fırıldak olmaya gerek yok"