Dün paylaşmıştım. İTSO Binası töreninde, TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu; ?Kayseri, mobilya sektöründe sizin önünüze geçmiş, haberiniz olsun.? Dedi.

Bu sözlerin İnegöl?de tartışmaya yol açacağı belli idi.

Hisarcıklıoğlu?na ilk tepki, Mobilyacılar Odası Başkanı Özcan Ayhan?dan geldi.

Başkan Ayhan çok iddialı bir açıklama yaptı. Dedi ki: ?Kayserilileri örnek almaya kalksak, kendimizi 15 yıl geriye gitmiş sayarız?

Ayhan?a göre, Kayseri?yi örnek almak,hedef küçültmektir.

Başkan Ayhan?a göre; Dünyanın en iyi mobilya tasarımı yapan ülkesi, İtalya. ?Bizim hedefimiz İtalyadır.Türkiye bizi örnek alacaktır. Biz de İtalyayı örnek alacağız? diyor.

Vizyon ve hedefler açısından Başkan Ayhan?a katılıyorum.

Ancak Hisarcıklıoğlu?nun tespitlerini de yabana atmak doğru olmaz. Bu tespitlerde, dışarıdan İnegöl?ün nasıl algılandığına dair ip uçları bulabiliriz.

Tamam, bizim İnegöl mobilyası olarak bir iddiamız var. Diyoruz ki; Firma çoğunluğuyla, kalitemizle, tasarımlarımızla mobilyada bir numarayız.

Peki gerçekten öyle miyiz? Elimizde bu iddiamızı ispatlayacak veriler var mı? Bilimsel olarak bu gerçeği ortaya koyabiliyor muyuz?

Ben aksini iddia etmiyorum.

Demek istediğim, İnegöl Mobilyası?nın başarısını somut ve bilimsel verilerle ortaya koymalı ve önce Türkiye?ye, sonra Dünyaya anlatmayı hedeflemeliyiz.

Kendimiz çalıp, kendimiz oynamayalım.

Fuar konusunda İstanbul fuarından sonra ikinciliğe oynuyoruz. Doğru, Fuarımıza çok Kayserili mobilyacı geliyor. Buna nazaran, Kayseri fuarlarına giden İnegöllü sayısı çok azdır.

İzmir, Ankara, Adana fuarları için de aynı tespitleri yapabiliriz.

Bize göre böyle de acaba mobilya sektörü hakkımızda ne düşünüyor?

İşte bu nokta çok önemli.

İmaj,imaj,imaj?

Bizim hedefimiz mobilyada Türkiye?nin başkenti olmak. Bu güzel bir hedef.

Peki, Türkiye İnegöl?ü nasıl görüyor? Mobilyada imajımız, yerimiz, gerçekten nedir?

Kimse güvenmesin, kurumsallaşma ve markalaşmada, tanıtım ve pazarlamada çok eksiklerimizin olduğunu düşünüyorum.

Aslında Başkan Ayhan?ın şu sözü her şeyi özetliyor: ?Bu demek değildir ki, kendimizi dev aynasında görüyoruz.?

İşte tam da demek istediğim bu: Kendimizi dev aynasında görmeyelim.

?SURİYE?YE UN DEĞİL,YÜREĞİMİZİ GÖNDERDİK?

İNİYAD?ın girişimleri ile İnegöl, örnek bir Suriye Platformu oluşturdu.

Bu oluşuma katkıda bulunan tüm Sivil Toplum Kuruluşlarımızı alkışlıyoruz.

İşte İnegöl?ü, İnegöl yapan, İnegöl?ü değerli kılan, bu tür birliktelik ve paylaşımlardır.

İnegöl?lü hayırseverler, bir taraftan İnegöl?e ve Türkiye?ye yardımlarını dağıtırken, diğer taraftan Suriye gibi mazlum coğrafyalara el uzatmayı ihmal etmiyorlar.

Geçtiğimiz hafta Suriye Platformu, ilk yardım TIR?ını Suriye sınırına göndermişti.

Bu hafta ise Suriye Platformuna çok anlamlı bir destek geldi.

İmam Hatip Lisesi öğrencileri, harçlıklarıyla alınan 200 çuval un ve giyecek malzemelerini 2.yardım TIR?ı ile Suriyeli mültecilere gönderdiler.

Gençlerin bu duyarlılığa sahip olması, yardımı daha da anlamlı kılıyor.

Sare Öztürk isimli öğrenci, arkadaşlarının duygularına tercüman olmuş: ?Aslında biz un değil, yüreğimizi gönderiyoruz.? Demiş.

Aferin çocuklar. Gerçekten en büyük takdiri hak ediyorsunuz. her birinizi tebrik ediyorum.

Sizin gibi gençler var oldukça, kardeşlik, barış ve adalete dair umudumuz da, hep var olacaktır.

SİS Mİ, HAVA KİRLİLİĞİ Mİ?

İnegöl?ün sis kabusu maalesef geri döndü. Yoğun sis, İnegöl?de hayatı felç etmeye başladı.

Yoğun siste, görüş mesafesi iyice düşüyor, bu da trafik kazalarına yol açıyor.

Havamız kirli.

Ümitalan?dan ötesi günlük güneşlik iken, biz akşama kadar sis ve pus altında yaşıyoruz. Üstelik güneş yüzünü göremediğimiz için çevremize göre daha havamız daha soğuk.

Yoğun sis ve soba bacalarından çıkan dumanlar bir birine karşınca, İnegöl iyice yaşanmaz oluyor.

Kendimi bildim bileli İnegöl böyle.

Bu durumu sadece çoğrafi yapı ve fiziksel özelliklerle açıklamak doğru değil.

Var olan durumu, sadece sis olarak isimlendirmek de yanlış.

Doğalgaz kullanımı arttığında bu sisin ve hava kirliliğinin nispeten azalacağını düşünmüştük.

Demek hala ciddi oranda kömür kullanımı var. Ciddi oranda sobalı evlerimiz var. Ev bacalarından çıkan dumanlar bir yana, sanayideki iş yerlerinden salınan dumanlar hava kirliliğini tetikliyor.

Mutlaka yetkililer bu durumu dikkate alıyor, gerekli denetim ve kontrolleri yapıyorlardır.

Örneğin; Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Sadi Kurtulan, ilçesinde temiz hava için zabıtasını harekete geçirmiş.

Bacasından ağır duman çıkan binalar, iş yerleri kontrol altına alınmış.

Demek istediğim: İnegöl?ün havasından hepimiz sorumluyuz.