Kaynağı ilahi olsun; ilahi olmasın; din adına tesis olunan mabedler, genellikle, yerleşim alanlarının orta yerine veya yakınına kurulmuştur. Şüphesiz İnegöl'ün kuruluşunda da muhtemelen böyle bir yol, izlenmiştir.

Fetih sonrasında Turgut Alp ve oğlu İlyas Bey'in hakimiyet döneminde İnegöl'de tesis olunan "zaviyeli mescid" in güney ve güney doğu cihetinde yer alan-bir diğer ifadeyle-günümüzde Sinanbey Camii ile Sinanbey Hamamı ve Sinanbey İlk Öğretim Okulu'nun yer aldığı geniş saha, büyük ihtimalle, İnegöl'ün kuruluşundan itibaren, yeşil alan olarak değerlendirilmiş ve de düzenlenmiştir.

"Zaviyeli Tekke Mescidi"nin, Yıldırım ve Sinanbey hamalarının yanı sıra Sinanbey Camii ile Sinanbey Sıbyan Mektebi'nin, bu geniş alanda yapılmış olması, burasının, İnegöl'ün kuruluşundan bu yana yeşil saha olarak dizayn edilmiş olduğunu gösterir kanaatinini taşımaktayım.

Roman asıllı vatandaşların, geçmiş asırlardan bu yana iskan olunduğu alanın hemen söz konusı sahanın bitişiğinde yer almış olması da bu kanaatimizi güçlendirmiş bulunmaktadır.

Kuruluşları esnasında Yıldırım Cuma Camii ile İshakpaşa Camii'nin çevresinde de yeşil alanlar, oluşturulmuş ise de zamanla bu yeşil alanlar, maalesef, önce yerel yönetimlerce açık pazar yeri, olarak kullanılmış; daha sonra da mezarlığa dönüştürülmüştür.

Cumhuiyet dönemine gelince; önce, bu mezarlıklar, yeşil alan oluşturmak amacıyla, ortadan kaldırılmış ve yeşil alan haline getirilmiş ise de rant ve çıkar endişesiyle bu durum, fazla sürdürülememiş; çok geçmeden bu yerler, imar ve de iskana açılarak binalar ile doldurulmuştur. Başta Sinanbey Mahalle Mezarlığı olmak üzere; Cuma, Yenice ve Hamidiye mahalleleri'nin mezarlıkları, yeşil alan açmak amacıyla, 1937'de belediye tarafından kaldırılmış ise de yeşil alan olma durumları, korunamamıştır.

Bu yeşil alanlar üzerine, önce belediye, kendi adına tesis kurmuş; ardından da bu yerleri, imar ve iskana açmıştır. Terihi süreç içinde konu değerlendirildiğinde; Sultan Abdülaziz (1861-1876) devrinde Deydinler Köyü'ünü İnegöl'e bağlayan Yürük yolu üzerinde ve Mahmudiye Mahallesi'inde inşa edilmiş olan "İnegöl-Av Köşkü ve Sarı Camii" çevresinde yer alan geniş saha, bir anlamda, yeşil alan ve de piknik sahası olarak değerlendirilmiştir.

Sultan II. Abdülhamid (1876-1908) devrinde de İshak Paşa Külli- yesi'nin yakınında bulunan ve "Çınarlar altı" adıyla tesis olunan çay bahçesi de yeşil saha, olarak değerlendirilmiştir. Burası, dışarıdan İnegöl'e gelip gidenlerin, uğrak yeri olmuştur.

Cumhuriyet devrine gelince; önce, Tanzimat devrinden bu yana "Emlak-ı Şahane Binası" olarak kullanılmakta olan kargir bina, yıkılarak yerine yeni hükümet konağı olarak günümüzdeki İnegöl Belediye Başkanlığı Binası, inşa edilmiş; ayrıca ön tarafına, merasimlerin yapılacağı bir yeşil alan da konmuştur. O yıllarda inşa edilerek halkın hizmetine sunulan "İnegöl Halk Evi" nin önü de çay bahçesi olarak düzenlenmiştir.

Günümüzdeki yeni hükümet konağı karşısında yer alan fıskıyeli havuzu ve tiyatro sanatıyla ilgili gösterilerin yapılabile- cği sahnesi olan "İnegöl Belediye Aile Bahçesi" de yine bu dönemde yapılmıştır. Görülüyor ki İnegöl şehir merkezinde mimari yapılanma sürdürülürken her devirde yerel yönetcilerin güncel proğramında yeşil alan bırakma konusunda bir düşünce ve bir plan, yer almıştır.

Ancak rant ve çıkar endişesi, bu konuda, büyük düşünmeyi ve düşünülen planı uyğulamaya koymayı çok kerre önlemiştir. Günümüzde küçük meydanlarda ve hatta ana caddelerin üzerinde görülen her yaşlı çınar ağacı, açılması ön görülen fakat gerçekleştirilemiyen, bir yeşil alanın sembolü olduğu gerçeği, unutulmamalıdır. Yeşil alan açma amacıyla kaldırılan Sinabey, Cuma,Yenice ve Hamidiye mahalle mezarlıkları, günümüzde artık, meskun mahal olmuş ise de yerlerine yeni mezarlıklar, kurulmuştur. Mezarlıklar konusuna yarın değinelim inşallah!

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR