1299 Yılında gerçeklşetirilen fetih sonrasında İnegöl Coğrafyası'nda sosyal yapının oluşumunda ve de gelişiminde dini nitelikli kültürel geleneklerden "Babilik ve Ahilik" geleneğinin çok önemli rolü olmuştur. Tarihi süreç içinde dini nitelikli bu iki kültürel geleneğin, Osmanlı'nın hem yönetim kadrosu üzerinde ve hem de oluşan sosyal hayat üzerinde yaptığı derin etkiyi kısaca görelim.

AHÎ TEMSİLCİSİ ŞEYH EDEBALÎ VE ONU İZLEYENLER: Kışlak olarak Söğüt Kasabası'nı, yazlık olarak da Domaniç yaylalarını kullanan Karakeçili Aşireti'nin reisi Ertuğrul Gazi, göçebe bir hayat yaşadığı için olsa gerek, sağlığında ne kışlak olarak kullandığı Söğüt Kasabası'nda ve ne de yazlık olarak kullandığı Domaniç yayla yöresinde, takriben 50 sene bu coğrafyada yaşamış olmasına rağmen kendi adına, ne bir cami veya ne de bir tekke yaptırmamıştır. Muhtemelen bu konuda duyulan ihtiyaç, yakın dostu Şeyh Edebali tarafından "İt- Burnu" yöresinde tesis olunan tekke ve zaviye'de karşılanmıştır. 1281 Yılında Ertuğrul Gazi, vefat ettiğinde gasledilerek teçhiz ve tekfini yapılan naşı da Söğüt Kasabası'nın dışında Sakarya Nehri'ne hakim bir tepe üzerine defnedilmiştir.

Mezarı üzerine Torunu Orhan Gazi (1326-1361) tarafından bir türbe yaptırılmış ise de söz konusu türbeyle bağlantılı olarak dini nitelik taşıyan ne bir mescid ve ne de bir tekke inşa edilmemiştir. Beşinci göbekten torunu olan Çelebi Sultan Mehmed (1412-1420) tarafından, Osmanlı Devleti'nin ikinci banisi sıfatıyla, Söğüt Kasaba merkezine çift minareli görkemli bir selatin camisi inşa edilmiş ise de kırsal alanda yer alan Ertuğrul Gazi Türbesi ile bağlantılı her hangi bir tesis kurulmamıştır.

Ancak1839 Yılında Tanzimat Fermanı, yayınlanarak yörürlüğe konduktan sonra Sultan Abdülmecid (1839-1861) tarafaından Ertuğrul Gazi Türbesi'nin çevresinde yeni bir düzenleme yapılmış; Türbe çevresinde bulunan geniş bir alan, ihata duvarı ile çevrilerek bahçe girişine görkemli bir antre kapısı yapılmıştır.

Antere kapısının iki yanına da ziyaretçilerin su ihtiyacını karşılamak üzere iki adet de çeşme konmuştur. Sultan II. Abdülhamid (1876-1908) devrinde Ertuğrul Gazi Türbesi'nin kuzeye açılan giriş kapısının önü, dik dörtken bir planda inşa edilmiş olan kargir bir antre ile kapatılarak türbe girişi, daha güvenli hale getirilmiştir.

Bu arada Ertuğrul ve Osman Ğazi'nin silah arkadaşlarından, başta, İnegöl fatihi Turgut Alp olmak üzere; türbe çevresine, 15-20 kadar silah arkadaşının merkadleri, bir diğer ifadeyle, hatıra mezarları inşa edilmiştir.

Yeni yapılan antrenin karşısına da gelen ziyaretçilerin dinlenmesi için sekizgen planda ahşap sütunlar üzerinde yükselen üstü kapalı bir kamelya inşa edilmiştir.Yine Sultan II. Bdülhamit (1876-1908) devrinde Ertuğrul Gazi'nin yaylak olarak kullandığı Domaniç coğrafyasında yer alan Çarşamba Köyü'nde Ertuğrul Gazi'nin validesi Hayme Ana adına görkemli bir türbe ve çevresine de mescid, misafirhane ve benzeri sosyal tesisleri içine alan "Devlet Ana" türbesi inşa edilmiştir.

Gerek bu Devlet Ana Türbesi ve gerekse Söğüt' teki Ertuğrul Ğazi Türbesi, hem Karakeçili Aşireti'ne mensup yürüklerce ve hem de Sultan II. Abdülhamit devrinde kurulmuş olan Hamidiye Alaylarına mensup askerlerce ziyaret mahalli olarak kullanılmıştır. Günümüzde de sözü edilen bu makamlar, ziyaret mahalli olarak değerlendirildiği gibi her yılın sonbahar aylarında resmi makamlarca buralarda kültürel etkinlikler, sportif faaliyetler ve de şenlikler düzenlenmektedir.

Osman Gazi, Bilecik, Yarhisar ve İnegöl'ü feth ederek aşiretten devlete geçişi sağladıktan sonra kayın pederi Şeyh Edebali'yi, Bilecik'e davet etmiş; burada ona bir tekke -zaviye yaptırarak işletme masraflarını karşılamak üzere de Bilecik'in vergi gelirini söz konusu tekke ve zaviyeye tahsis eylemiştir. (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR