İnegöl'ün feth edildiği 1299 tarihinden Sultan Abdülaziz'in şehid edilerek tahtan indirildiği 1876 yılına kadar İnegöl'de inşa edilerek halkın hizmetine sunulan cami ve mescidler, şunlardır:

a) Fetih sonrasında Turgut Alp 'in yaptırdığı ..........Zaviyeli Mescid; b) 1396 Yılında Yıldırım Bayezid'in yaptırdığı....... . ... Cuma Camii; c) 1469 Yılında İshak Paşa'nın yaptırdığı ......İshak Paşa İmaret Camii; d) Kızlar Deresi kenarına halk tarafından yapılan.... . : Eğrek Camii; e) Derviş Mehmed tarafından yaptırılan .Kasım Efendi Tekke Camii; f) Odun Pazarı'nda Halk tarafından yaptırılan......... Çardak Camii; g) Emlak-ı Şahane Binası ile bağlantılı ...:Hekim Oğlu Ali Bey Camii; ğ) Halk tarafından yaptırılan.... . ...... ...Hamidiye Mahallesi Camii; l) Sultan Abdülaziz'in yaptırdığı ....... ......Av Köşkü ve Sarı Camii;

Orhan Gazi tarafından" hizmet dirliği" olarak zaviyeli mescide tahsis edilmiş olan irmiyaz'daki=atış alanı'ndaki ildenizoğlu çiftliği, önce, bir başkasına timara verilmek istenmiş ise de Hamzabeyzade Derviş Mehmed Bey, Noktacı Kasım Efendi adına bu yörede, yani: günümüzdeki Kasım Efendi Camii'nin yerinde bir zaviyeli tekke inşa ettirerek halkın hizmetine sunulmuştur.

Bu nedenle bu civarda bulunan "İldenizoğlu çiftliği" de bu kerre, Bursa'dan getirilen ve adına zaviyeli tekke inşa ettirilmiş olan Noktacı Kasım Efendi'ye tahsis olunmuştur. Şu kadar var ki Sultan II. Abdülhamid (1876-1908) devrinde İnegöl'de gerçekleştirilen imar çalışmaları esnasında başta İshakpaşa Külliyesi ve Yıldırım Cuma Camii olmak üzere; köklü bir onarım ve de tadilat programı uygulanmaz tabi tutulmuştur.

İşte bu onarım programı uygulanırken Sinan bey Mahallesi'ndeki zaviyeli tekke de onarılmıştır. Onarım sonrasında da bu zaviyeli tekke, muhtemelen, Halveti veya Sultan II. Abdülhamid'in mensup olduğu Şazeli Tarikat geleneğinin temsilcisi bir şeyhe, tahsis olunmuştur.

Bazı tarihsel belgelerde "İnegöl'de Şeyh Yusuf Tekkesi" adıyla yad olunan tekkenin, söz konusu bu tekke olabileceği düşünülmektedir. Halen Sinan Bey Camii'nin giriş kapısı karşısında yer alan apartmanın bodrum girişinde medfun bulunan ve halk arasında "Arap Dede "diye anılan zatın, Sultan II. Abdülhamid devrinde bu tekkeye atanmış olan Şeyh Yusuf Efendi olması çok muhtemeldir.

İlgili tapu kayıtları tarafımdan incelendiğinde görüldüğü üzere; söz konusu tekkenin bulunduğu arsa ve üzerindeki tesisler, önce, 1937 Yılında vakıflar adına tesbit ve tesciller yapılırken mahallenin eşrafından Babacan ailesi, bu arsa ve tesisleri, kendi üzerine tescil ettirmiştir.

Kendisiyle görüşme fırsatı bulduğum Kadir Babacan' ın pederi, vefat etmeden önce varislerine bu yerin, vakıf niteliğinde olduğunu ve miras konusu yapmamaları hususunda kendilerini uyarmış; veraset dışı bırakılmasını istemiştir.

Bu nedenle 1937 Yılında Yenişehir vakıf memurluğunca yapılan tespit ve tescil işlemleri sırasında -vakıf statüsü içinde olmak üzeresöz konusu, arsa ve tesisler, mahalle tüzel kişiliği üzerinde kalmıştır.

Şu kadar var ki günümüzdeki Sinan Bey Camii'nin, 1950'li yıllarda halk tarafından kubbeli bir şekilde yeniden inşa edilmesi gündeme gelmiştir.

Bunun üzerine zaviyeli tekke mescidi'nin arsası, "Arap Dede" lakabı ile anılan zatın mezarı, koruma altına alınmaksızın, maalesef, satılmış ve üzerine yüksek bir apartman dikilmiştir.

Umulur ki İnegöl'ün tapu senedi hüviyetinde olan Sina Bey Camii'nin yakın civarında yer alan Yıldırım ve Sinan bey hamalarının başına - inşallah -böyle bir felaket gelmez. Yerel yöneticilerin bu konuya ilgi duymaları ve bu tarihi eserleri, kamusallaştırarak, koruma altına almaları -şahsen- benim en samimi dileğimdir. (DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)

RECEP AKAKUŞ HOCANIN ESERİNDEN

DÜZENLEYİP YAYINA HAZIRLAYAN

AYHAN BAYRAKTAR