Allah'a imanımız sayesinde kardeş olmamız büyük bir nimettir. Bu kardeşliğimizin temel dayanağı da imanımız, akidemizdir. Kardeşliğimizin yörüngesi 'Allah için sevmek'tir. Allah için sevmek ise, iman bağlarının en güçlüsüdür. İnsanın edinebileceği en mühim kardeşlik değeri, en güçlü bağ 'Allah için ve Allah yolunda' olan bağdır.

Maddi ve manevi bütün nimetler gibi 'kardeşlik' nimetinin değerinin bilinmesi, onun dış müdahalelere, nefsin arzularına karşı korunması devamlılığını ve bir ecir kaynağına dönüşmesini sağlar. Şükrü eda edilmeyen nimetler nasıl kulun elinden alınıyorsa, bir nimet olarak bilinmesi gereken 'mümin kardeşliği'nin de kıymetsiz veya menfaatlere feda edilebilen, değeri ucuz bir kavrama dönüştürülmesi elden alınması sonucunu getirebilir. Çünkü nimetlerin sürekliliği, hatta bir sıkıntı kaynağına dönüşmemesi kıymetlerinin takdir edilmesine ve o nimete mütenasip şükrün eda edilmesine bağlıdır.

"Allah'ın size olan nimetini hatırlayın: Hani siz birbirinize düşman kişiler idiniz de O, gönüllerinizi birleştirmişti ve O'nun nimeti sayesinde kardeş kimseler olmuştunuz." (Al-i İmran, 103)

"Eğer sen dünyadaki her şeyi harcasan yine onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onları uzlaştırdı." (Enfal, 63)

Allah'a izafe edilen bütün değerler gibi kardeşlik de 'ihlas' ve uğrunda samimi fedakarlıklar ister. Kardeşlik bir nimet ise, onun devam ettirilebilmesi kimi zaman elde kor tutmak gibi sıkıntılara zemin doğurabilir. Zira kulun, Rabbi huzurunda imtihana tabi tutulmayacağı herhangi bir ameli olamaz. Ecri Allah'ın rızasını kazanmak, cennete girmek olan bir amel aynı zamanda kulun imtihan edildiği ameldir. İmtihanın en doğal gereği, sıkıntıları ve belli bir disiplini beraberinde taşımasıdır. Kulun istediği gibi ve istediği zaman değil, Allah'ın dilediği gibi ve O'nun dilediği her yer ve zamanda kardeşlik imtihanı ile mükellef bulunmamız iman ekseninde olmamızın gereğidir. Eğer Allah 'mü'minleri kardeş' ilan etmiş ise, (Hucurat suresi, onuncu ayeti) bu takdirde mü'minlerin kardeşlerini renklerine ve coğrafyalarına, ırklarına göre tasnif etme, kardeş seçme, kardeşleri -iman dışında- herhangi bir anlayışa göre tasnif etme hakları olamaz. Çatı, tek çatıdır ve 'Lailaheillallah' çatısıdır. Bunun için 'üç günden fazla küsme' suç sayılmış, iteleme tepeleme anlamı taşıyacak tavırlar yasaklanmıştır. Gıybet ve benzeri ahlaki ayıplar bu nedenle ağır cezalara uygun görülmüştür.

"İmanın en güçlü halkası Allah yolunda bağlılık ve Allah yolunda düşmanlık, Allah için sevmek, Allah için buğz etmektir." Aynı şekilde kardeşliğin korunmasına yönelik gayretler de olağanüstü denebilecek oranda büyük ödüllerle ödüllendirilmiştir. Mü'min kardeşinin yardımında olana Allah'ın yardımının vaat edilmesi, bir mü'minin sıkıntısının giderilmesine vesile olana kıyamet sıkıntılarından birinin giderilmesi vaat edilmesi elbette boşuna değildir. İman kardeşliğinin korunması bir anlamda imanın korunmasıdır.

Zaten, insan üzerinde yaşaması takdir edilmiş olan İslam'ın ilelebet var olması onu bir kitle halinde yaşayabilenler üzerinden olacağından, neredeyse her yolun kardeşliğin teyidine doğru yönlendirilmiş olduğunu görüyoruz. Allah'ın emirlerinden biri olan namaz için gösterilen titizlik, bir başka emri için de -Allah'ın emirlerinden bir emir olması sebebiyle- gösterilmelidir. Ezanla beraber namaza çağıran Allah, imanla beraber kardeşliğe çağırmıştır.

Namazın farzlarına, sünnetlerine, namazı bozan şeylere dikkat eden mü'minlerin, namaz gibi ilahi yönü bulunan iman kardeşliğinin gereklerine ve kardeşliği ifsat eden şeylere dikkat etmeleri en azından imanda bir samimiyet işareti olarak algılanmalıdır. Ancak bu algılama, kardeşlik için yapılacakların/yapılması gerekenlerin asgarisidir. Kardeşlik, mücerret bir koruma ile yetinilebilecek çapta değildir. Korumanın ötesinde uğrunda fedakarlık yapılması, maddi ve manevi emek verilmesi gerekmektedir. Kış gününde soğuk suyla abdest almanın zorluğuna tahammül edildiği gibi kardeşliğin sıkıntılarına da tahammül edilmesi, bu tahammülün de kula emredilmiş bulunan 'sabır' dairesi içinde görülmesi gerekmektedir. (DEVAM EDECEK)