İlim ilim bilmektir

İlim kendin bilmektir

Sen kendini bilmezsin

Ya nice okumaktır

Şiir gibi olsun istiyordu kır saçlı edebiyat öğretmeni. Koca bir eğitim yılının şiir gibi olmasını bekliyordu. Ölçülü, ahenkli, duygu ve his yüklü koca bir yıl olmalıydı. Buna herkesin ihtiyacı vardı. "Şiir gibi" diye bir benzetme yapılacaksa şiirle başmak doğru olacaktı. O sebepler okudu Anadolu'nun inanç dolu soluğu olan Yunus Emre'nin şiirini;

Okumaktan murat ne

Kişi Hak'kı bilmektir

Çün okudun bilmezsin

Ha bir kuru ekmektir

Yeni öğrencileriyle tanışacaktı. Sınıfın önünde durup yeni öğrencilerinin heyecan dolu ışıl ışıl gözlerine bakacaktı. Dudaklarından dökülen her anlamı havada kapacak gibi bakıyor olduklarını görmek istiyordu. Onlar için en kalıcı cümleleri dizmeliydi tanışma saatinde.

Bunu, her sene başı yapardı. Öğrencilerini hakikat parıltılarıyla etkilemek istediği için zihnini ve dilini fazla mesai yaptırırdı. Her şeyden önce tanışmak istedi. Tanışmak; bir bilme işidir öncelikle. Otuz dört sesi tanımak, otuz dört nefesi bir anda içine çekmesi zordu ama kendisini tanıtarak işin yarısını çözmüş olabilirdi.

Adını, önemsiz biriymiş gibi telaffuz edecek, öğrencilerin kendi hakkında başkalarından duydukları s/övgü dolu sözleri bu sene hep birlikte yaşama imkanı yakalayacaktı.

Yirmi yılını eğitime harcamış adam, "ilk dersi kaynatmayı severim" dediğinde öğrenciler üzerine sinmiş olan ağır ve sıkıcı hava dağılırdı. "Kaynatma" kelimesi coştururdu yürekleri, bazıları "biz de severiz hocam" derken yanındaki arkadaşına kaçamak bakışlar fırlatırlardı. Ve öğrenciler ilk golü yediklerini sesler dindiğinde anlarlardı. "Evet, dersi kaynatacağız ki pişmiş olsun. Yemekler pişmeden yenmez değil mi?" Cümleler sırtında konular taşıyarak ilerlerdi her zaman.

"Gençler, ben size saygı gösterdikçe siz de bana saygı göstermek zorunda..." Cümle bitmez ama öğrenciler hep bir ağızdan: "Zorundayız..." derlerdi. Ancak bir dakika sonra ikinci golü de yemişlerdir. "Size saygı gösterdikçe siz de bana saygı göstermek zorunda değilsiniz." Çünkü saygıyı "saygın insanlar" gösterir. Ancak biliniz ki saygı yüksek sesle konuşur ve onu herkes duyabilir. Saygıyı sergileyen bir çok öğrenci davranışları gözlemleriz....

Mesela; sigara içen öğrencinin avucunun içi yansa da dumanları fark edilse de hocasını gördüğünde saklama çabası... Mesela; bir düğme ile bir deliğin izdivacı bir saygı göstergesidir. Ayağını diğerinin üzerinden indirmek, ayağa kalkmak, Mesela bir tuvalet kabininden üç kişi çıkınca; "Orada ne yapıyordunuz?" sorunun cevapsız kalışı bile saygıdandır.

Derslerin derinliğine dalmadan sayısal ve sözel derslerin genel özelliklerinden bahsedip "insan merkezli ve eşya merkezli ilimler okuyacaksınız" diyecekti.

"Yazılı akşamları kopya hazırlayacaksınız!" Sözü onları bir kez daha etkileyecek ancak bunun ne anlama geldiğini hemen fark edeceklerdir. İyi bir kopya çalışması titiz bir çalışma demektir. Hem öğrenciler mezun oldukları okulların en iyileri olarak buraya geldiklerine göre, "kopya da ne demekti" hiç bilmezlerdi.

"Çekebilirseniz helal olsun, ama yakalarsam bana helal olsun" dediğinde etkilenme büyüsünün düştüğünü fark edecekti. Onlar zaten çalışacaklar ve hakları olandan başkasını talep etmeyeceklerdi.

Kitap okuma konusuna değinmeden edemezdi. Eskiden okuma vurgusu çok olmadığı için kendisi için "anlamlı" idi artık biraz daha kaliteli okumalar tavsiye etmeliydi. İsmini vereceği yazarlardan birinin üç kitabını okuyunca 100 alacaklarını duyunca... İçlerinden biri "özet çıkaracak mıyız?" diğeri "size anlatacak mıyız?" deyince "hayır" diyecekti edebiyatçı. "Ama okuduğumuzu nasıl anlayacaksınız?" "Siz okudum diyeceksiniz çünkü bana yalan borcunuz yok. Özgür insanlar yalan söylemezler. Mesaj çok etkileyici olmuştu. Kimse yalan söyleyip de 100 puan almak isteği duymadı."

"Gençler" dedi sıraların arasında gezerken. Elini tavana doğru kaldırarak ayak parmakları üzerinde yükseldi. "Size ben, en yüksek değeri veriyorum. Zira siz kutlu bir sözde "ya öğreten ol ya öğrenen ol, ya da bunları seven ol dördüncüsü olma" der. Siz yedi gün yirmi dört (7/24) çalışsanız daha yukarı çıkamazsınız."

İşte böyle konuşmalarla gün başlar, aya dönüşür ve yıl tamamlanır. Yeni yılınız hayırlı olsun ve s selam.