Konuşmasına ilmin ne olduğunu anlatan o meşhur şiiri okuyarak başlayacaktı. Bazı hadis-i şerif kaynaklarıda ilim bahsi ile başlar. Zira ilim bahsi "oku" emrinin başlığı gibidir. Okumanın, anlamanın, kavramanın, bilmenin ne olduğu konusunda açıklık getirir. Değeri olan, delille ispatlanan, mantıklı, tutarlı olan bilgiler çok kıymetlidir.

İlim nedir? Ne tür bilgilere ilim denir? Bilim nedir ve ilimden farkı nedir? Sorularını açmaya çalışmak bu konuda düşünmeyi gerekli kılar. Bence ilim kelimesi daha çok manevi olan nakil bilgileri için; bilim ise, ölçülür, tartılır, görünür eşyanın bilgisidir, deyiverdi.

Sonra haddi olmadığını beyan ederek Yunusun şiirlerine derin ve soğuk sulara dalar gibi daldı.

İlim ilim bilmektir / İlim kendin bilmektir / Sen kendin bilmezsin /Ya nice okumaktır

İlim dediğin şey "kendini bilmek" ten ibarettir demek istiyor. İnsan nedir? İnsan kimdir? Nasıl ve niçin yaratılmıştır? Ne yapmalıdır? Sonunda varacağı yer nedir? Gibi kadim soruları sorup kendini tanımlamaya çalışmak lazımdır, dedi.

Ontolojik, biyolojik, sosyolojik, psikolojik açılardan insanı anlatabiliriz. Ancak her biri yaklaşım nasıl sorusunun cevabı üzerinden yoğunlaşır. Niçin sorusu yakısı bir sorudur ve amaca matuftur. Asıl murat burada gizlidir.

Tüm okumalarımızı kendimizi, hakikatimizi öğrenmek maksatlı yapmalıyız. Eğer bu amaçtan yoksun, tarihsel, coğrafi, biyolojik yapılan okumalar insana bağlamıyorsa kusurludur, eksiktir. Tarihi tecrübeden yoksun bir insan nereden ibret alacaktır, değil mi? Gerçi Akif Ersoy, "İbret alınsaydı hiç tekerrür eder miydi?" buyuruyor ama o da farklı bir açıdan bakıyor meseleye.

Ben şahsen okumalarımı kendim için yapmayı seviyorum. Edebi zevk ise kendime, güzel ve yararlı bilgiler ise önce kendime sonra da çevremdeki siz dostlarım için öğrenmiş oluyorum. Bir de Yüce Yaradan "ben insanları ve cinleri bana kulluk etsinler diye yarattım anlardan herhangi bir rızık da istemiyorum" buyuruyor. Kul/köle kelimesini zikrederseniz bir efendiden ve bir yaratıcıdan da söz etmiş olursunuz. Allah bizden kulluk ister bir ise kıllık yapar başka yönlere kaçarız. Efendimiz (sav) nefsini bilen Rabbini bilir buyurur.

İnsan ki Rahmanın şaheseridir. Tüm sanatkarlar şaheseri üzerinden tanınmaz ise olmaz. Çünkü kabiliyeti, yeteneği bu çalışma ile ortaya koymuştur. İnsan ancak kendisine delildir.

Okumaktan murat ne / Kişi Hak'kı bilmektir / Çün okudun bilmezsin / Ha bir kuru ekmektir.

Okumanın ikinci basamağındaki vazifesi şu: kendisi gibi karmaşık bir varlığı Yaratan o Sübhan olan Allah'ı tanımalıdır. Eksiklerden münezzeh bir Allah'ı bilmelidir... "Altı günde yarattı yedinci günde dinlendi" (Yahudilerin sözüdür) demiyoruz.

Okumalarımızın ikinci durağı Rahman'ı bileceğiz. Belki zatı sıfatları, subuti sıfatları, esma-il Hüsna'sı ve yarattığı tüm canlılar üzerinden tanımaya çalışırız. O zaman coğrafya bilgisi onun bir kudret eserinin yansıması olur. Hak bilgisi vermeyen eserler okumak kuru bir gayretken, okuduğu fizik ve kimya ve da matematik bilgisini Hak'tan uzak bir anlayış anlama gafletine düşerse kuru bir emek sarf etmiş olur.

Dört kitabın manası / Bellidir bir elifte / Sen elifi bilmezsin / Bu nice okumaktır

Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'an-ı Kerim'de ana felsefe bir elif harfinde saklı. Zira onun şekli Arap rakamlarından bir rakamını aynısıdır. Mezarlıklara da servi ağacı dikilir, mezar taşlarının ayak uzundakine bu ağacın resmini remz ederler. Tüm peygamberler tevhit mücadelesi vermişlerdir putperestlere karşı. Dolayısı ile koca bir insanlık tarihini okurken inanç mücadelesine de şahit oluruz.

Yunus Emre der hoca / Gerekse bin var hacca / Hepisinden iyice / Bir gönüle girmektir

Yunus der ki ey hoca, derin okumamış sofu hoca, hakikatine eremediğin, seni anandan doğmuş gibi günahsız yapamayan gaflet yüklü biçimde gidip geldiğin onca hacca boşunadır, boştur. Neden? Hac vb. tüm ibadetlerin Rahmanın rızasına ermektir. Onun gönlüne girmek, hoşnutluğunu kazanmaktır.

Ayrıca insanlar içinde "bir gönül" söylenebilir. Çünkü kainata sığmadım mümin kulun kalbine sığdım, buyrulmuş. Rahmanın sırca köşkünü/gönlü de kırma. Mümin kalbe yumuşak davran.

Şiirin akışını görmek lazımdır: Özünü bilmek - Rabbinin tevhit etmek ve insanlara iyi davranmak.