"Acaba hangisi? İki şık da birbirine çok yakın. Öyle düşünsem de oluyor, böyle düşünsem de oluyor. Ancak mantıklı bir açıklaması olması lazım." diye tekrar tekrar düşündü, beyni çamura saplanmış bir araba tekerleği gibi sadece olduğu yerde dönüyordu.

Ne vakit, ikircimli sorularla karşılaşsa yorulmuş, bitkinleşmiş bir aklın insafına kalır, bütün ölçütleri bir yana bırakır, bütün değerlendirmeleri unutur, sadece rastgele atarak, olsun bitsin diye işaretlediğinde yanlış şıkkı karalıyordu hep.

Cevap anahtarını kontrol ederken çekilmiş bir fotoğrafı olsaydı, yüzünde acımsı lezzet tadında pişmanlık dolu poz görürdünüz. Tereddütlü sorularda tercih etme süreci, sinirlerini yakıyor, şartellerini attırıyordu. İşaretleyeceği şık üzerinde tuttuğu ÖSYM damgalı kalemiyle, silahını aniden çekip ateşleyen kovboy misali, birden öbür şıkkı karalıyordu.

Dairesel karalama hareketi içindeki bilinmezlik girdabından kurtarıyordu. Yakasını hafif gevşetiyor olsa da asla yok olmuyor ve hiç bırakmıyordu endişe.

Ne zamanki gözleri öteki soruya takılıyor, aklı devreye giriyor, endişeli ruhu sakinleşiyordu yeniden. Bir müddet sonra depara kalkan koşucular gibi saldırıyordu sorulara.

Sorunun kalıplaşmış kelimelerini üstünkörü okuyordu: "Yukarıdaki paragrafta" nokta.. "aşağıdakilerden hangisidir" gibi ifadeleri kabak çekirdeği çatlatırcasına bir refleks ile bilinçsizce okuyor, sorunun belkemiği olan kelimeleri arıyordu. -me/ -ma olumsuzluk eki almış yüklemleri, kaleminin ucu ile bastırarak altını çiziyordu. "Değinilmemiştir, belirtilmemiştir değildir gibi kelimeler "yanar söner bir alarm gibi" dikkatini toplamasına vesile oluyordu.

Tekerleme gibi bir soru ile karşılaştığında ise edebiyat öğretmenini hatırlıyordu. Onun dudak hareketleri, hayaline geliyordu. "Tamlayanı ve tamlananı yer değiştirmiş isim tamlaması" dediğinde durur bir daha okurdu. Yanlış olmasın endişesiyle tekraren okudu.

Bu basit ifadenin daha karmaşık olanları da vardı tabii. "Tamlayanı ve tamlananı sıfat tamlaması olan isim tamlaması" ifadesi ile "öznesi birinci ve ikinci tekil şahıs olan cümlenin yüklemi birinci çoğul şahıs olarak gelir." tanımına uygun cümle aşağıdakilerden hangisinde vardır, gibi sorular.

Saçlarının dipleri alev alev, beyni fongur fongur.... Sınav stresi bastırmışken zaman da elinde sopası ile kovalıyor. Cevaplarında tereddüt yaşadığı soruların yanına bir de bu tekerleme üslubuyla oluşturulmuş sorular eklenince, gerisini siz düşünün artık. Sanki dikenli tellerin altından sürünerek geçen bordo bereli komandolar gibi oluyordu zavallı. Yılmak bilmeyen gayretlerin sonrasında öbür soruya geçiyordu.

Sınıfın sınava has sessizliğinde açık pencereden usulca içeriye sokulan meltem rüzgarının tenine dokunmasının hoşluğunu hissedecek bir halde değildi. Türkçe soruları bitmek üzereydi ki saat 11.50'yi gösteriyordu. Geriye kalanları nasıl yetiştirecekti. İkircimli sorular çok meşgul etmişti ve zamanı çok dengesiz kullanmıştı. (YARIN DEVAM EDECEK İNŞALLAH!)