İnegölspor bizi galibiyetsizliğe alıştırdı sağ olsun. Galibiyet yazısı yazmayı unutturdu. Kastamonu'dan sonra Gümüşhane'den de eli boş döndük. Böylece küme düşme hattı ile aramızda 3 puan kaldı.

İki anlamsız duran top golü ile maç bir anda 2-0'a geldi. Gümüşhane takımı öyle ahım şahım futbol da oynamıyordu. 1-0'dan sonra bir karambol pozisyonu vardı ki atsak oyun da değişebilirdi.

Sezon başından beri aynı şeyleri söylüyoruz. Zor gol atan, anlamsız şekilde goller yiyen bir ekibiz. Bu goller ya kaleci hatasından geliyor, ya kademe hatasından, ya da adam paylaşımından...

Tabii ki futbolda hata var ve hata olursa gol oluyor ama biz çok bariz hatalar yapıyoruz. Yenmeyecek golleri yiyor, kaçmayacak pozisyonları kaçırıp kaybediyoruz.

Bu maçta da 35-40 metreden goller yedik. Kaleci Şener de alıştırdı bizi böyle gollere. Gümüşhane takımı seyircilerinin stadın üstünde tepelerde izlediği maçı ne yazık ki en kötü beraberlikle ayrılma imkanımız varken kullanamadık.

Velhasıl Karadeniz seferleri kötü bitti. İki maçtan da puansız ayrıldık. Şimdi Tokat maçına bakacağız.

Tokat çıkışta bir ekip. Kesin düşer denilirken; takımın başına Taşkın Güngör'ü getirdiler. Şu an puan olarak aynı noktadayız. 12.haftada Tokat'ta oynadığımızda onların 5, bizim 13 puanımız vardı. Şimdi iki takımın da puanı 32.

İçeride oynayacağımız Tokat, Sarıyer ve Etimesgut maçlarını kazanırsak; deplasmana bakmaksızın kümede kalırız diye düşünüyorum.

Bu hafta takıma ekstra bir motive şart. Zira 6 haftadır kazanamayan bir takımdan söz ediyoruz. Moral ve motivasyonun dipte olduğu bu noktada Tokat maçının kaybedilmesinin nelere mal olacağını düşünerek bu haftayı doğru geçirmek şart.

İnegölspor, takımı okutur mu, psikolog mu tutar bilemem ama gidişat iyi değil. Bu kötü gidişatı Tokat ile tersine çevirmek de şart oldu.