"Berbere gitmezler, evde aile 3 numara traş ederdi. Uzayınca tekrar edilirdi. Ancak uzun seyahatlerde Mustafa Büyükbayram ağabey gibi manevi evladlarına da bu hizmet nasip olmuştur."İstirahate çekilmeden elini öpmeye gittiğimizde "önce hacıannenizin elini öpün" buyururlardı. Her defasında önce kendisine yönelmemize rağmen önce hacıannemizin elini öptürürlerdi.

"Evde odalarından hacıannemizin haberi olmadan hole dahi çıkmazlardı."Hacıannemiz de Medine-i Münevveredeki evimizde arada tek kapı olsa bile torununun evine geçerken dedeciğimin elini öpüp iznini almadan bize gelmezlerdi. Cenab-ı Mevlam dağına göre kar lütfediyor. Böyle bir mürşide böyle bir eş."1977 Nisan'ında umredeyiz, Kabe'de akşam namazı kılındı. Tesbihattan sonra bekleniyor. Efendimiz yatsı namazına kadar kalacaklar mı, yoksa otele mi gidecekler? Ben mübareğin yanındayım, benim kulağıma eğilerek hanımlar tarafına giderek hacıannemizden kalıp kalmayacağını sormamı istediler. Büyük sultan kalıp kalmamayı ailesine sorarak karar veriyorlar. Aile hukukuna dair irfan sahipleri için mühim bir ders.

"Konuşma uslupları gayet yumuşak hitapları nezaket üzreydi. Ağızlarından hiçbir zaman kaba bir tabir zuhur etmemiştir. Hayatları hep şer'i şerif ve sünneti seniyye üzerineydi. Konuşmalarında 'çok fazla', 'en hızlı' 'pek zor' gibi mübalağalı kelimeler kullanmazlardı."Bizler dahil bir kere tam uzanarak yattığını gören olmamıştır. Hep sağ taraflarına yatar, elleri başlarının altında olur, büzüşme şekli istirahat ederlerdi. Hiç kimseye karşı alayın imasını dahi etmezlerdi. Aza noksanlığı veya engelli kelimelerini asla kullanmazlardı. Kibarca ikaz ettikleri halde anlamayıp, uygulamayanın hatasını yüzüne vurmazlardı. "Ben sana demedim mi?" gibi bir ifadeyi ondan kimse duymamıştır."

Şöyle bir durup, zihnimizi durultup, nasıl bir şahsiyet kıvamı ile karşı karşıya bulunduğumuzu düşünmek lazım.-Her an Huzurullah'ta bulunuyor hassasiyeti ile yaşamak.-Aile içi kul hakkına azami riayet.-Refikanızın izzetini korumak.-Aile halkına, küçüklere büyüklere, Hanımefendi'nizin "Hürmete öncelikle layık" bir kimse olduğu terbiyesini vermek.-Rıfk ile muamele.-Kınamamak.-Ayıp aramamak.Sonra "Evin Hanımefendisi"nin küçük bir ayrılışta bile zevcinin elini öpecek bir ihtiramı gönüllü hayat disiplini haline getirmesi.Bütün bunlar, binlerce, onbinlerce gönül yoldaşı bulunan, girdiği her ortamda büyük izzet ikram gören, bunları nefis planında değerlendirse, gururu küçük dağları yaratma boyutuna ulaşacak olan, bundan çok daha az statüler sebebiyle kibir dağları üreten insanların bulunduğu bir dünyada, bir insanın kişiliğinde bir araya geliyor ve o insanı siz bir gün bamya, fasulye ayıklarken, evin temizliğine katılırken görüyorsunuz.

O'nun önündeki kılavuz, önder, güzel örnek.... Allah Rasulü sallallahü aleyhi ve sellem. Söküğünü dikiyor, evin temizliğine iştirak ediyor, zevcesinin ağzına lokma koyuyor...Oralardan tevarüs edebiliyorsanız kişilik dokularınızı, o güzellikler sizin hayatınızda da aynıyla tecessüm edebiliyor.

Farkında oluruz olmayız, ama kul hakkının belki en çok gözden kaçtığı, hatta ihlal edildiği ortamdır aile hayatı...Orada, Sami Efendi titizliğinde bir "Huzurullah hassasiyeti" içinde hareket etmek, bütün bir hayat refakatinde, refikanıza karşı rıfkı temessül etmek, gözle, kaşla, sözle, davranışla her an rıfkı tecessüm ettirebilmek... Bu, Müslümanın aile hayatının ana formatıdır.Mahmut Sami Ramazanoğlu Efendi hazretlerine zamanının gönül ehli tarafından verilen "Melek Sami Efendi" sıfatının belki de en çok, en bariz müşahede edildiği dünyadır Sami Efendi ailesinde tesis edilen dünya...

Bir çok insan, dışarda insan ilişkilerinde çok munis gözükür, ama evinde eşine ve çocuklarına karşı ceberuttur, işyerinde çalışanlarına, dairesinde emri altındakilere karşı çok haşindir. Sahip olunan güç, pek çok insanı, mahrem alanlarda canavara dönüştürür. En mahrem alanda rıfkı, mülayemeti, şefkati, kul hakkı duyarlılığını kuşanabilmek, bu deyim yerindeyse, Peygamber terbiyesini kuşanmış "er kişi"nin karıdır.

Sami Efendi Hazretleri, bu "Peygamber vasfı"nı, Asr-ı Saadetten alıp, bu zamanlara taşıyan bir Allah dostudur. Onun aile hayatından yola çıkarak kurulacak aile yapıları, Peygamber melteminin ruhları sarıp sarmalayacağı aile yapıları olacaktır. Ne mutlu o meltemle gönülleri serinleyen aile bireylerine...

Ahmet Taşgetiren

2014 - Şubat, Sayı: 336, Sayfa: 003