Her sene başında; "Hoş geldiniz!" diye bizlere sesleniyor öğretmenlerimiz ama bu sene bir değişiklik yapıp; " Hoş geldin güzel okulum!" diyerek sana sesleniyorum okulum. Evet, bu sene bir hafta kadar erken geldin, ne iyi ettin, hoş geldin, sefalar getirdin.

Özlemişim seni canım okulum. Bunu mecbur kaldığım için değil gerçekten hissettiğim için söylüyorum. Nasıl özlemeyeyim ki seni? Beni ben yapan o kadar çok şey var ki sen de bunun bir kısmının fakındayım, muhtemelen de büyük bir kısmının farkında değilim. Neden mi? Çünkü daha küçüğüm de ondan. Daha yaşayacaklarım, öğreneceklerim var da ondan.

Ama yine de ben seni çok özledim. Sen benim için dört duvar arasında kalan bahçeli bir bina değilsin. Sen benim umudumsun, geleceğime giden en güzel yolumsun. Çocukluğumun, gençliğimin en önemli şahidisin. En güzel arkadaşlıklarımın yaşandığı, mutluluğumu da hüznümü de en saf duygularla yaşadığım evimsin. İnsan en çok evinde rahat etmez mi? İşte benim de en rahat ettiğim evimsin sen.

Okulumdaki ilk günüm, ilk dersim, ilk teneffüsüm derken her sene seninle yeni bir hayata başlamışım. İlk zamanlar seninle bitmeyecek gibi gözüken bir yolda sanıyorken kendimi şimdi bakıyorum da kaç yılı beraber geçirmişiz. Farkında olmadan zaman ellerimizin arasından değil de hayatımızdan adım adım akıp gitmiş.

Geçen zaman için yapacak bir şey olmasa da kalan zamanımızı iyi değerlendirmek bizim elimizde. Evet, çocuğum hala küçüğüm ama seni (okulumu) çok sevdiğimin farkındayım. Bu sene de seninle yeni başlangıçların, yeni umutların olduğu bir yıl olmasını diliyorum.

Biliyorum ki başladığımız her yıl yeni güzelliklere, mutluluklara kapı aralayacak. O zaman kapıları açmak için anahtarlarımızı hazır etsek iyi olacak.